Besinler Bağımlılık Yapar mı?

0
1390
www.diyetisyenstore.com

BESİNLER BAĞIMLILIK YAPAR MI?

Besin bağımlılığı terimi literatürde yeni bir kavram gibi görünse de ‘’Besinler bağımlılık yapar mı?’’  sorusunun geçmişi yaklaşık 60 yıl öncesine dayanmaktadır. Besin bağımlılığı 60 yıl önce ilk kez Randolph tarafından tanımlanmış ve en çok buğday,  mısır, kahve, süt ve patates gibi besinlerin bağımlılık yapıcı potansiyele sahip olduğu bildirilmiştir. Bu besin veya besin öğelerinin normal aralıkta tüketimden ziyade uzun süre aşırı miktarda alımları bağımlılığa yol açabilmektedir. Yine çalışmalarda şekerin yağ ile kıyaslandığında iştahı ve bağımlılık riskini daha fazla arttırdığı bulunmuştur.

Genelde sadece kilolu veya obez bireyler besin bağımlısıymış gibi algılansa da yapılan çalışmalar bunun böyle olmadığını düşük kilolu ve normal kilodaki bireylerin de besin bağımlısı olabileceğini göstermiştir.

Besin bağımlılığı olan bireylerde ekstraselüler dopamin seviyelerinin düşük olduğu yapılan çalışmalarla bilinmektedir. Dopamin doyumdan sorumlu bir biyojenik amin olduğundan düşük dopamin seviyeleri bireyin besin arayışının artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle besin bağımlılığı olan bireyler zamanlarının büyük bir kısmını yemek yemeye ayırırlar. Hatta bu nedenle sosyal aktivite ve arkadaş ortamlarından uzakta kalabilirler. Bu izolasyon ise onları fiziksel olarak inaktif bireyler haline getirerek obezite ve beraberinde pek çok komorbid hastalığa yol açabilir.

Besin bağımlılığı stres gibi negatif duyguları azaltmak için de ortaya çıkmış olabilir. Bireylerde belirli besinlerin aşırı tüketimi başlangıçta negatif ruh halini düzeltebilmektedir. Ancak besin bağımlılığının ilerleyen aşamalarında besinler bu etkisini kaybetmekte üstelik stres yaratıcı bir etki oluşturabilmektedir.

Spesifik besinlere özgü bağımlılık modelinin oluşmasında besin sanayisinin rolü de oldukça fazladır. Aşırı lezzetli besinlerin hayatımıza girmesiyle besin çevresi dramatik bir şekilde değişmiştir. Besin sanayisi insan sağlığını hiçe sayarak geleneksel besinlerin yağ, şeker, tuz, aroma ve gıda katkı maddesi içeriklerini manipüle ederek besinlerin beyindeki ödül değerini arttırmıştır. Bu besinler birçok yönüyle bağımlılık yapıcı ilaçlarla ortak özelliklere sahiptir.

[yaziGizle reklam=”rastgele”][/yaziGizle]

Kimi bilim insanları besinlerin bağımlılık yapıcı şeklinde nitelendirilmesini her ne kadar doğru bulmasa da besin bağımlılığı ciddi klinik sorunları beraberinde getiren progressif bir süreç haline gelebilmektedir. Bu klinik süreçlerden erken evrede sağlıksız besin seçimleri ve ara sıra şeker ve yağı aşırı miktarda tüketme gözlenebilir. Besin bağımlılığının orta evresinde bireyler sık aralıklarla belirli besinleri tıkanırcasına yerler. Bu davranışı sıklıkla suçluluk duygusu takip etse de ilerleyen aşamalarda bireylerde tolerans gelişebilmektedir. Bu evrede besin bağımlılığı ilerlemiş olabilir ve ciddi psikolojik sıkıntılar gelişebilir. Geç evre morbid obezite, Tip 2 diyabet, kronik depresyon gibi aşırı yemenin ciddi sonuçlarının ortaya çıktığı dönemdir.  Son aşama ise kalp krizi, intihar girişimleri, mahvolmuş ilişkiler, barsak ameliyatları ve evden çıkamama gibi daha ciddi sorunların ortaya çıktığı aşamadır.

Besin bağımlılığı ve sonuçları hakkında eğitim verme, bağımlılık varlığını tespit etmek için bireyleri belirli aralıklarla teste tabi tutma, kişilerin özellikle bağımlılık potansiyeli yüksek şeker, kafein ve yağlı içecekleri ılımlı miktarda tüketmelerini sağlama bu süreçlerin ortaya çıkmasının önlenmesinde yardımcı olacaktır.

 AZİZ KILINÇ
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

mail-grubu