www.diyetisyenstore.com

CEVİZİN BİLİŞSEL FONKSİYONLARA ETKİSİ

Yenilebilir kabuklu yemiş, küresel olarak popülerdir. Juglan cinsi ( juglandaceae ailesi) birkaç türden meydana gelir ve dünya çapında yaygın olarak dağılmıştır. En iyi bilinen üyesi olarak ceviz ağacı (juglans regia l) dünyanın ılıman bölgelerde bulunabilir. Kabuklu yemişler fars diyetinde çok popülerdir ve büyük ölçüde tüketilir. Ayrıca, nootropic bir madde olarak cevizin geleneksel kullanımı iyi yerleşmiştir. Antioksidan içeriği ile tüm kabuklu yemişler arasında cevizler birincidir  ve tüm bitkisel besinler arasında ikincidir. (3)

Santral sinir sisteminin iyi çalışabilmesi için yeterli miktarda su, folat, tiamin, vitamin b6 ve b12, a-lipoik asit, lutein ve n-3 yağ asitleri (fa) gibi vitaminler gerekir. Ceviz, e vitamini, folat, melatonin, sayısız polifenolik ve önemli miktarda n-3 a-linolenik asit (ala; 18: 3n-3) gibi potansiyel olarak nöroprotektif bileşikler içerir. ALA, EPA (20: 5n-3) ve dha’nın (22: 6n-3) öncülüdür. DHA, nöronal membran stabilitesi, nöroplastisite, sinaptik plastisite, gen ifadesi, hücre göçü ve apoptoz için önemlidir. Sinyal transdüksiyonu, sinir iletimi hızını arttırır ve serotonin ve dopamin konsantrasyonlarını arttırır. EPA (20:4n-6) ve araşidonik asit sentezini düzenler ve önemli inflamatuar ve immün fonksiyonları modüle eder. (4)

Çalışmalar, laboratuvar hayvanlarının dutlarla veya cevizlerden zengin diyetlerle beslenmesinin, hafıza, biliş ve motor fonksiyonlarının endekslerini geliştirdiğini göstermiştir. Bir insan beyninin iki yarım küresine benzeyen ceviz (juglans regia) yüksek miktarda çoklu doymamış yağ asitleri ve diğer fitokimyasallardan dolayı beyin ve kardiyovasküler sağlık yararları bakımından öne çıkar. (5)

Yağ asitleri, juglandacaea’nın tüm ceviz çeşitlerinde doymuş, tekli doymamış ve çoklu doymamış formlarda bulunur (tablo 1.1). Ceviz çekirdeklerinden ekstrakte edilen yağın yağ asidi bileşimi, diğer tüketilebilir kabuklu yemiş ağaçlarına kıyasla, en düşük doymuş yağ asitleri oranlarını gösterir. Ceviz çekirdeklerinde genel olarak bulunan primer sfa (toplam fa’nın yaklaşık % 9’u) palmitik (16: 0) ve stearik asitlerdir (18: 0) (li ve ark., 2007). Li ve ark. (2007), iki türe ait çekirdeklerden (j. Regia l ve j. Ailanthifolia var. Cordiformis) elde edilen yağın toplam fa içeriğine göre ortalama mufa’yı 16.0 (± 1.6) olarak belirlerken, çekirdeklerden (juglans regia l) elde edilen yağ içindeki mufa konsantrasyonu, mufa’nın toplam fa’ya oranını % 21.2 olarak göstermiştir (maguire ve ark., 2004). (1)

Tablo 1.1. Kabuklu yemişlerin fındık yağ asiti içeriğinin karşılaştırılması (2012 usda)

KuruyemişTipi Toplam Yağ tüzdesi Doymuş YağYüzdesi TekliDoymamışYağ asitiYüzdesi Çoklu doymamış yağ asiti yüzdesi N-3Çoklu doymamış yağ asiti yüzdesi N-6Çoklu doymamışYağ asiti yüzdesi
 Ceviz 65.2 9.4 13.6 72.4 14.0 58.4
 

Badem

76.0 19 63 24.5 1.2 23.3
Antep fıstığı 44.4 12.1 52.5 30.4 0.7 29.7
 Yer fıstığı 49.2 13.8 49.5 31.7 0.09 31.6 (1)
Kestane 2.3 17.0 34.0 39.1 4.4 34.7

+yüz gram toplam yağ örneğine dayalı yüzde oranı                                        Resim1.1. Ceviz taksonomik sınıflandırması.

Her 100 g j. Regia 38 g omega-6 linoleik asit (la 18: 3n-6) ve 9 g omega-3 α-linolenik asit (ala; 18: 3n-3) içerir, yanı sıra 4.4 g doymuş (palmitik asit, c16: 0) ve 8.7 g tekli doymamış (oleik asit, c18: 1 n-9) yağ asitleri gibi diğer nöroprotektif fitokimyasal maddeler bakımından zengindir. İnsanlarda esansiyel yağ asitlerinin de-novo sentezinin bulunmaması halinde, öncü ala, bir dizi ardışık desatürasyon ve memelilerin karaciğerindeki eikosapentaenoik asit (epa; 20: 5n-3) ve dokosaheksaenoik asit (dha; 22: 6n-3) gibi çoklu doymamış yağ asitlerine uzatma reaksiyonları ile dönüştürülecektir. Hem epa hem de dha, sinaptik plastisite, nöronal membran stabilitesi, gen ifadesi ve oksidatif stresin hafifletilmesi ve bağışıklık modülasyonunun düzenlenmesi ile beyin sağlığında önemli bir rol oynamaktadır. (5)

Bazı çalışmalar, düzenli ceviz tüketimi suretiyle (30-100 gram/gün) n-3 ve n-6 alımının, hiperlipidemisi olmayan bireylerde (total kolesterol miktarı <5.22 mmol/l veya 200 mg/dl) kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı sonucuna varmıştır (manninen et al., 1988; feldman 2002). Din ve ark. (2011) orta miktarda ceviz tüketiminin (15/gün, yaklaşık dört ceviz) (anderson et al., 2001) kalp sağlığı üzerinde bir etkisi olmadığını bulmuştur. (1)

Yapılan kontrollü bir çalışmada, tip 2 diyabetiklerde günlük 30g ceviz tüketiminin pufa yağ asitlerini almak için uygun olduğu ve bu grupta pufa alımındaki iyileşmenin anlamlı olduğu ve bunun glisemik kontrol ya da vücut kitle indeksini (bmi) etkilemediğini bulmuşlardır. Sabate ve ark. (2005), 35/gün diyetle ceviz alanlarda kilo alımı olmadığını bunun da artmış toklu hissini gösterdiğini ileri sürmüştür. Bu iki çalışmayı dikkate alarak, brennan ve ark. (2010) yaptığı çalışmada enerji harcaması, doygunluk hissi ve vücuk kitlesi arasında bir ilişki olduğu hipotezini desteklemek için düzenli ceviz tüketimi ve tip 2 diyabet gelişme riski arasındaki ilişki incelediklerinde, diyetle alınan total yağ asidinin ceviz tüketim alışkanlığı olanlarda yağ asidi tüketiminin vücut kitlesinde artışa yol açtığına ilişkin bir korelasyon bulamamışlardır. (1)

Casas-agustench ve ark., (2011) trarafından yürütülen randomize çapraz kesitli bir çalışmada metabolik sendromlu hastalar diyette işlenmemiş ceviz, badem ve fındık eklenerek (15 g/gün, 7,5 g/gün ve 7,5 g/gün sırasıyla) 12 hafta sonra homeostatik yöntem (homa) (matthews et al., 1985) ile tespit edilen insülin direncinde anlamlı azalma ve orta derecede inflamatuar cevaplar bulmuşlardır. (1)

Adiponektin hormonu ve amfipatik (hem lipofilik hem de hidrfilik) bir protein olan apolipoprotein a ile ceviz tüketimi arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla bazı çalışmalar yapılmıştır (spranger et al., 2004; mantzoros et al., 2006; aronis et al., 2012). Bu moleküller anti-inflamatuar (ouchi et al., 2004; ohashi et al., 2012) ve insülin direnci özellikleriyle bilinmektedir (yamauchi et al., 2001; ziemke et al., 2010). Aronis ve ark., (2012)’nın metabolik sendromlu obezlerde yaptığı çapraz bir çalışmada dört gün süreyle fazla 48 g/gün ceviz tüketiminin istatiksel olarak anlamlı bir şekilde %15 oranında total apolipoprotein konsantrasyonunu artırdığını göstermiştir. Apolipoprotein a konsantrasyonundaki artışın obez kişilerde düzenli ceviz tüketimi sonucu faydalı sonuçlara yol açabileceği ileri sürülebilir. Deneysel bir çalışmada oshaghi ve ark., (2012) ceviz tüketiminin lipidlerin sentez ve metabolizmasında rol oynayan proteinlerin üretimi ile ilgili genlerin ekspresyonuna etkisi incelenmiştir. Bu araştırmacılar, “sterol düzenleyici elemanı bağlayan protein 1c”nin  (srebp-1c) anlamlı olarak (p < 0.005) ceviz ile beslenen sıçanlarda düştüğünü, bunun da yağ asidi sentezinde azalmaya yol açtığını göstermiştir. Ama aynı zamanda bu çalışmada triaçilgliserol seviyesinde azalmaya yol açan “peroxisome proliferator activated receptor α (pparα)” proteinin ise (huang et al., 2010) anlamlı olarak yükseldiği gösterilmiştir (p < 0.05). Pparα’nın karaciğerde artmış olması burada yani karaciğerde lipit birikiminin azalmasına ve tip 2 diyabet riskinin de daha da azalmasına yol açar (shu et al., 2000). (1)

Laboratuvarda elde edilen önceki bulgular, 1 oz / gün (~ 28 g) önerilen diyet alımına eşdeğer % 6 (w / w) ceviz içeren diyetlerle beslendiğinde, yaşlı sıçanlarda gelişmiş bilişsel işlevler bulunmuştur. (5)

Ω-3 yağ asitleri ve antioksidanların nörolojik ve psikiyatrik hastalıklarda kullanılması ile ilgili bir derleme makalesinde mazza ve ark. (2007) diyette yüksek ω-3 yağ asitleri bulunmasının bazı nörolojik durumların ve psikiyatrik hastalıkların tedavisinde faydalı olduğu sonucuna varmışlardır. Willis ve ark. (2009) tarafından ise deneysel olarak diyetle ceviz verilmesinin sıçanlarda bilişsel fonksiyonlarda iyileşme yaptığı gözlemlenmiştir. Bu gözlemlenen iyileşme diyetle verilen cevizdeki yüksek pufa ve polifenolik bileşiklerin bulunmasına bağlanmıştır. Bu çalışmadaki kişler predimed çalımasından seçilmiştir (martinez-gonzalez et al., 2010). Yaşları 55 ile 80 arasında değişen, daha önce kardiyovasküler hastalığı tespit edilmemiş ve diyabet gibi kardiyovaküler hastalık için risk oluşturacak bir hastalık tanısı konmamış 447 kişi bu çalışmada incelenmiştir. Araştırmacılar polifenolden ve antioksidanlardan zengin bir diyet ile beslenmenin yaşlılarda bilişsel fonksiyonlarda iyileşme ile niceliksel olarak (kantitatif) ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır. İlginç olarak, ceviz tüketimi ile işleyen hafıza arasında pozitif ilşki gösterilmiştir (kısa süreli hafıza ve bilginin işlenmesi) ve idrarla atılan total polifenol (modifiye folin-ciocalteu metodu ile polifenol ölçülmüş) (medina-remon et al., 2009) ve işitsel kelime öğrenme testi (rey 1964) kullanarak kelimeleri hatırlama kabiliyetinde iyileşme arasında ilişki bulunmuştur. Diğer benzer bir çalışma ise 18-25 yaş arası genç erişkinlerde yapılmıştır (pribis et al., 2012). Bu çalışmada plasebo olmayan gruba 8 hafta boyunca günde 60g ceviz verilmiştir. Valls-pedrit ve ark. (2012)’nın yaptığı gibi diyetle alınan ve idrarla atılan polifenol miktarının ölçülmesi yerine ala ve la (linoleik asit) miktarının serum konsantrasyonu ölçülmüş ve bunların hafıza, sözel olmayan çıkarım ve mizaç gibi durumlara karşı bağımsız değişken olarak kullanılmıştır. Araştırmacılar bu çalışmada bilşsel fonksiyonlar üzerinde bir etki bulmamışlarsa da yaşlanmaya bağlı olarak bilşsel fonksiyonlardaki azalmaya yönelik olarak diyette yüksek miktarda ceviz almanın faydalı olabileceğini ileri sürmüşlerdir. (1)

Asadi-shekaari ve ark. (2012) tarafından deneysel epilepsi (bayılma, sara nöbeti) modelindeki faydalı etkisini göstermek için yapılan bir hayvan çalışmasında %6 ceviz diyeti ile beslenen erkek wistar sıçanlarda anlamlı olarak bayılma eşiğini yükselttiğini göstermişlerdir (p<0.05). Araştırmacılar bu sonuçları yağ asitlerine ve bu yağ asitlerinin epileptik bayılmada rolü olduğu düşünülen nitrik oksit üretiminin azaltılmasına bağlı olabileceğini düşünmüşlerdir.(2)

Toksik proteinlerin beyinde birikimi, oksidatif ve inflamatuar streslerin artması nedeniyle yaşla birlikte artar. Omega yağ asitleri bakımından zengin cevizlerin, hayvan ve insan testlerinde, oksidatif stres (os) ve inflamasyon (ınf) ile bağlantılı hafıza, biliş ve nöronal etkileri geliştirdiği gösterilmiştir. Mevcut çalışma, 19 aylık farelerin % 6 veya% 9 cevizli diyet ile beslenmesinin, striatum ve hipokampusta, polivübitleştirilmiş proteinlerin ve aktive edilmiş otofajiyi (nöronal bir temizleme fonksiyonu) önemli ölçüde azaltığını buldu. Sonuçlar, ceviz ilaveli diyetin, geleneksel olarak bilinen antioksidan ve anti-inflamatuar yararların ötesinde beyinde otofaji fonksiyonunun aktive edilmesinde etkinliğini ortaya koymaktadır. (5)

Cevizlerde ağırlıklı olarak trans-resveratrol (trans 3,4 ‘, – 5-trihidroksistilebene) halinde bulunan stilbenler (1, 2-diarileten) ve bitkiyi mantar enfeksiyonuna karşı koruyan bir fitoaleksin (de novo antimikrobiyal) olarak işlev gördüğü düşünülmektedir (shakibaei ve ark., 2009). Resveratrol, laboratuar denemelerinde ve in vitro çalışmalarda anti-kanserojenik, anti-inflamatuar ve anti-oksidan özellikler sergilemektedir (smoliga ve ark., 2011). Reseveratrol’ün insan tüketimine yönelik in vivo araştırmalar, bu bileşiğin iddia edilen fayda sağlamada çeşitli mekanizmaları çevreleyen karmaşıklıkla ilgili birkaç soruyu gündeme getirdi (baur ve diğerleri, 2006). Bununla birlikte, kırmızı şarap rengi (100 – 2000 mg / 100 ml) gibi diğer doğal olarak elde edilen bitkisel kaynakları ile karşılaştırıldığı zaman kuruyemişlerin içindeki resvatrolun konsantrasyonu düşüktür (~ 100 mg / 100 g) ve insanlar için bu bileşiğin güvenliği ve etkisini belirlemek için daha fazla klinik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. (1)

Cevizin flavonoid içeriği, en çok meyve kaynaklarında bulunan konsantrasyonları ile karşılaştırılır, diğer kuruyemiş ağaçları ve fıstıklar ile karşılaştırılmış olmasına karşın, onlar ceviz özü içindeki konsantrasyon yaklaşık olarak % 50 daha düşüktür. Flavonoidler, flavonlar, flavononlar, ve diğerleri gibi birçok alt gruplardan oluşmaktadır. Sonuç olarak, doğal bitki kökenli kaynaklarda 5000’i aşan flavonoid tespit edilmiştir. Benzer şekilde, stilbenlerde olduğu gibi laboratuara dayalı in vitro çalışmalar, bu bileşiklerin karsinogenezin ve diğer yaşa bağlı nörolojik rahatsızlıkların önlenmesinde aktif olduğuna işaret ederken, in vivo veriler ümit verici olmakla birlikte daha az açıktır ve bu bileşiklerin sağlık yararları için mekanizmaların oluşturulması için daha fazla araştırma gerekir.(1) Belleğin oluşumuna katılan çeşitli nöronal yolak ve nörotransmitter olmasına rağmen, asetilkolinin kodlama ve belleğe alma arasında daha önemli bir rol oynadığı ileri sürülmüştür. Bu nedenler, temel çalışmalarda ve alzheimer hastalarında klinik ilaç denemelerinde beynin kolinerjik fonksiyon kayıplarını telafi etmek için beyindeki ach seviyelerini artıran ilaçlar üzerinde duruldu. Bu ilaçlar ach öncüleri içerenler, muskarinik agonistleri ve asetilkolinesteraz (ağrı) inhibitörleriydi. Bu ilaçlar bazı istenmeyen yan etkilere neden olabildiğinden, daha az yan etkili ache inhibitörleri bulmak için daha fazla araştırma yapmak faydalıdır.(3) Ceviz içinde bol miktarda bulunanlar: e vitamini, folat, elagitanninler, elagik asit monomerler, polimerik taninler, melatonin, pektin, mineraller ve diğer mikro besinlerdir. Bu bitkisel besin maddesinden zengin cevizlerin aynı zamanda, nöroprotektif olmasından dolayı, lipit profilini ve endotel fonksiyonunu iyileştirdiği ve plazma antioksidan kapasitesini arttırdığı gösterilmiştir.(5) Melatonin ve vitamin E’nin her ikisinin de diyabetik sıçanlarda bilişsel performansı arttırdığı gösterilmiştir ve diyet yoluyla uygulanan çeşitli gıda kaynaklı polifenoller yaşlı hayvanlarda davranışsal ve bilişsel işlev bozukluğunu önleyebilir ve tersine çevirebilir. Yaşlı sıçanlara cevizin  orta miktarda ilave edilmesinin, yaşlanmanın motor ve bilişsel performans üzerindeki etkilerini tersine çevirebildiğini göstermiştir.(10) Artan oksidatif stres ve iltihaplanmanın yanı sıra, yaşlanmaya, otofaji olarak bilinen, zehirli / yanlış katlanmış poliüpitillenmiş proteinlerin birikimini beyinde tutan bir süreçle birlikte zayıflatılmış bir nöronal temizlik işlevi de eşlik eder. Meyvelerin ve fıstıkların biyoaktif bileşiklerinin beyindeki otofaji fonksiyonunu aktive edebileceğini gösteren bazı kanıtlar vardır, böylece biriken toksik artıkların temizlenmesini ve geri dönüştürülmesini kolaylaştırır. (5)

Aβ amiloid-beta protein öncüsü (aβpp) yıkımı ile oluşur. Aβpp gen mutasyonu olan transgenik (tg) farelerde aβ beyinde birikir ve hafıza kaybı oluşarak ad hastalığının incelenmesi bir deney modeli oluşturur. Günlük olarak insanların alması tavsiye edilen ceviz miktarı bir ons (28 gram) veya çeyrek bardak veya 12-14 cevize denk gelmektedir. (7)

Ad, beyinde giderek artan bir şekilde iğciksi amiloid beta (aβ) plaklarının birikmesi ve helikal iğciklerin ise sinir düğümleri şeklinde bozulması sonucu sinir hücrelerinin ölümü ve kaybı ile karakterize bir hastalıktır. Artmış oksidatif stres ve inflamasyonun ad’in öne çıkan özellikleri olduğu konusunda önemli kanıtlar vardır ve bunlar sinir hücresi kaybı ve fonksiyon bozukluğu ile ilişkili olabilir. Çeşitli çalışmalar fenol ve flavonoidlerden zengin bitkisel besinleri önermektedir ki bunlar antioksidan koruyucu sistemin önemli bir sınıfıdır ve önemli sağlık faydaları sağlarlar. Son zamanlarda, diyetle antioksidan alımının ad dahil nörodejeneratif hastalıklarda potansiyel olarak faydalı olabileceği ileri sürülmüştür. Yeşil çay, gingko biloba ve curcumin gibi gibi bitkisel ekstraktların sinir hücre kültürü ortamında oksidatif stres ile uyarılan apoptozisi  önlediği ve ad ile ilgili oksidatif stresi azalttıkları bulunmuştur. Son zamanlarda elde edilen kanıtlar diyetle ceviz (juglans regia l.) Alınmasının yaşlılığa bağlı hastalıkların gelişme riskini azalttığı çünkü cevizin antioksidan ve anti-inflamatuvar etkili içeriğe sahip olduğu ileri sürülmüştür. Beyin yeteri miktarda su, vitamin (folat, tiamin, vitamin b6 ve b12), alfa-lipoik asit, lutein ve n-3 yağ asitlerine ihtiyaç duyar. Ceviz gama tokoferol (vitamin e), folat, melatonin, flavonoid, fenolik asit (ellagik asit) gibi birçok potansiyel sinir koruyucu etkili madde yanında önemli miktarda n-3-alfa linoleik asit (ala) (bitkisel kaynaklı omega 3 yağ asidi) de içerir. 1,113 farklı yiyeceğin içeriği incelendiğinde antioksidan içerik olarak ceviz ikinci bulunmuştur. (7)

In vitro bir çalışmada, cevizden elde edilen ekstraktın sentetik aβ iğciklenmesini inhibe ettiği ve daha önce oluşan iğcikleri ise çözünür hale getirdiği gösterilmiştir. Çeşitli in vitro çalışmalarda aβ’nın hücre üzerine zararlı etkisinin serbest oksijen radikalleri üreterek ve oksidatif stresi artırarak oluştuğu gösterilmiştir. (7)

Kuruyemişlerin bir çoğunun iyi protein içeriği vardır ve bu oran %10-30 arasında değişir. Amerika beslenme veritabanına göre ceviz protein içeriği açısından oldukça yüksek bir içeriğe sahiptir (100 gramda 26.1 gram protein) ve triptofan (trp) aminoasidinden de zengindir (1 gram proteinin 24 miligramı triptofandır). Ceviz aynı zamanda omega-3 yağ asidinden de zengindir. Omega-3 esansiyel bir yağ asididir ve 100 gram ceviz yaklaşık 9 gram omega-3 yağ asidi içerir. Triptofan ve omega-3 yağ asitlerinin hafızanın iyileşmesinde rolü olduğu bildirilmiştir. (8)

Trp esansiyel bir amino asittir ve sadece diyetle alınır. Beyinde trp artışının yine beyinde serotonin (5-hidroksitriptamin, 5-ht) sentezinin artışına yol açtığı gösterilmiştir. 5-ht’nin hafıza fonksiyonundaki rolü iyi bilinmektedir. 5-ht’nin azalması hafıza fonksiyonlarının bozulması ile ilgilidir. Daha önce gösterildiği gibi metamfetaminin uzun süre kullanılması beyinde 5-ht aksonlarının ve akson terminallerinin yıkımına yol açarak hafıza fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Bazı çalışmalar trp azalmasının hafızayı bozduğunu da göstermiştir. Bütün bu veriler farmakolojik müdahale ile 5-ht reseptörleri veya geri alım noktalarındaki etkilerin hafıza fonksiyonlarını düzenleyebileceğine işaret etmektedir.(8)

KAYNAKÇA

1.Hayes D, Angove MJ, Tucci J,Dennis C et all.Walnuts (Juglans regia) Chemicial Composition and Research in Human Health.Food Science and Nutrition.2015;1-39

2.Poulose SM, Miller MG, Shukirt-Hale B.Role of Walnuts in Maintaining Brain Heath with Age. The Journal of Nutrition.2013;144:561S–566S

3.Harandi S,Golchin L, Ansari M, Moradi A et all. Antiamnesic Effects of Walnuts Consumption on Scopolamine –Induced Memory Impairments in Rats.Neur Science.2015;6(2):91-99

4.Pribis P, Bailey RN, Russel AA, Kilsby MA et all.ffects of Walnut consumption on Cognitive Performance in Young Adults.British Journal of Nutrition.2012;107:1393-1492

5.Poulose SM,Bielinski DF, Shukitt-Hale B.Walnut Diet Reduces Acummulationof Polyubiquitinated Proteins and Inflammation in the Brain of Aged Rats.Journal of Nutritional Riochemistry. 2013; 24:912-919

6.Su HM.Mechanism of n-3Fatty Acid-Mediated Development and Maintenanceof Learning Memory Performance.2010;21:364-373

7.Muthaiyah B, Essa MM, Lee M, Chauan V et all.Dietary Supplementation of Walnuts Improves Memory Deficits and Learning Skills in Transgenic Mouse Model of Alzheimer’sDisease.Journal o Alzheimer’s Disease 2014;42:1397-1405

8.Pribis P, Bailey RN,Russell AA, Kilsby MA et all.Effects of Walnut Consumption of Cognitive Performance in Young Adults. British Journal of Nutrition.2012;107:1393-1401

9.Sheekari MA, Karimi A,Shabani M, Shebani V et all.Maternal Feeding with Walnuts (Juglans regio) Improves Learning and Memory in Their Adults Pups.avicenna Journal of Phytomedicine 2013;3(4):341-346

10.Willis LM, Shukkit-Hale B,Cheng V, Joseph JA.Dose-depend Effects of Walnuts n Motor and Cognitive Function in Aged Rats. British Journal of Nutrition.2009;101:1140-1144

 Yazar : Büşra GÜL

mail-grubu