Kanser ve Beslenme

Feyza GÖKÇE, kanser ve beslenme, verilen su, kullanılan gübre, hasat, taşıma, depolama, kanserler arasında meme, prostat, endometrium, over ve uterus

0
1075
fayza gökçe
www.diyetisyenstore.com
Feyza GÖKÇE
Yazar :  Feyza GÖKÇE

                       Kanser ve Beslenme

Ülkemizde ve dünyada hızla yayılmakta olan kanser insan sağlığını olumsuz etkileyen yüksek riskli hastalıkların başında gelmektedir.

Kanser geçmişten günümüze hızla artmaya devam ederken kanserin tıbbi tanımını ise şu şekilde yapabiliriz;

Fizyolojik bozukluk olarak tanımlanan tümör organizmadaki bazı hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu meydana gelir. Tümörler ise kendi arasında malign (kötü huylu) ve bening (iyi huylu) tümör olarak ayrılmaktadır. Tümörlerin tıbbi olarak farkına bakacak olursak malign olarak bahsettiğimiz kötü huylu tümör hücrelerde bir kez oluşmaya başlarsa vücudun diğer bölgelerine de sıçrama gerçekleştirerek çoğalabilir. Erken teşhisin kanserin önlenmesi üzerinde büyük etkisi vardır. Burada dikkat edilecek en önemli konulardan bir tanesi ise beslenmemizdir. İnsanoğlu geçmişten günümüze üretim ve tüketimi bir arada yürüten bir varlık olmuştur. Üretimden tüketime besinin yetiştirildiği ortam, verilen su, kullanılan gübre, hasat, taşıma, depolama, depolama koşullarındaki yanlışlıklar,uygun olmayan pişirme yöntemleri, yıkama, doğrama esnasında uyulmayan hijyen kuralları v.b faktörlerin her biri besini etkilediği gibi insan sağlığı üzerinde de etkilidir. Günlük hayatta kullanılan sigara ve alkol tüketimi, yetersiz enerji alımı, yetersiz sıvı tüketimi, posadan eksik beslenme, çok fazla radyasyona maruz kalma, sedanter yaşam tarzı ve olumsuz çalışma koşulları kanserin gelişmesine yol açmaktadır. Beslenme bilincimizin oluşturulmasının yanı sıra yaşantımızdaki stresi de hayatımızın olabildiğince uzağında tutmalıyız.

Yapılan araştırmalar aşırı şişman ya da obez bireylerin kansere yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Özellikle tüketilen yağlı besinler, boş kalori içeren gıdalar, rafine şekerin fazla miktarda alınmasına karşın posa içeriği düşük beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite obeziteye yol açmaktadır. Yağlar ve kanseri inceleyecek olursak; Tüketilen yağ miktarı ile hormonlara bağlantılı kanserler arasında meme, prostat, endometrium, over ve uterus başta gelmekte olup; kolesterol alımının fazlalılığı ise üst sindirim sistemi, akciğer ve pankreas kanserleri üzerinde etkili olduğu savunulmakla beraber kolon kanseri proliferasyonunu azaltarak koruyucu olduğu belirtilmektedir. Yağların çeşitli kanserlerdeki etkinliği farklı olmakla beraber genel olarak yüksek enerji vermeleri, yapılarında kolin gibi lipotrofik madde bulundurmaları, sfingosin, inositol gibi proliferasyonu azaltan maddeler içermeleri, hücre sinyalizasyonunun doğru olmasını sağlaması ile membran bariyerlerinde yer alarak koruyucu olmaları tüketimlerinin önemini ortaya çıkarmaktadır. Fakat bunların yanı sıra kolay okside olmaları, polisiklik aromatik hidrokarbonları oluşturarak mutasyona yol açmaları ve dokulardaki yapı değişikliğine neden olmalarıyla hastalıkla olumsuz olarak ilişkilendirilir.

Protein alımının dengesizliği ile genellikle larinks, pankreas, kolon, rektum meme, endometrium, prostat ve böbrek kanserleri arasında ilişki olduğu rapor edilmiştir.

Genel olarak karbonhidratlar kanser üzerinde değerlendirildiğinde nişasta olmayan karbonhidratların pankreas, rektum, kolon ve mide kanseri riskini azalttığını; rafine şekerlerin ise mide, kolon, pankreas ve rektum kanser riskini arttırdığı karışık karbonhidrat alımının ise özefagus kanser riskini arttırdığı bilinmektedir.

Üzerinde bir çok araştırma yapılan flavanoidlerin üç mekanizmayla kanseri önledikleri ileri sürülmektedir.Bu etkinliğin 3 mekanizması

1-Karsinojenik metabolitlerin oluşumunun önlenmesi

2-Tümör hücre proliferasyonunun azaltılması

3-Tümör hücre apoptozunun uyarılmasıdır.

Çeşitli gruplara ayrılan flavanoidlerden bazılarının bulunduğu ve sıklıkla tüketilen yiyeceklere örnekler şu şekilde verilebilir. Flavanol; çay ve şarap flavanonlar; turunçgiller flavonlar; meyve kabukları, biber, yapraklı sebzeler, domates antiosiyanidin; üzümsü meyveler proantiosiyanidin; elma, çikolata ve kuruyemişler. Besin grupları ve besinler genel itibariyle incelendiği zaman hiçbir besin ya da besin maddesinin tek başına kanseri önlemede yeterli etkisi olmadığını görmekteyiz. Sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzımız haline getirmeli, günlük enerji ihtiyacımızı her besin grubundan yeterli miktarda almalı, günlük sıvı tüketimimizi sağlamalı, fiziksel aktiviteyi yerine getirmeli, alkol ve sigaradan olabildiğince uzaklaşmalı ve stresi hayatımızdan çıkartmalıyız.

SAĞLIKLA BESLEN, SAĞLIKLA YAŞA..

Yazar :  Feyza GÖKÇE

Kaynakça;

https://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/t58.pdf

http://www.tumor.gen.tr/malign-tumor.html

https://www.hulyagunsoy.com/single-post/2016/05/03/Kanserle-Sava%C5%9Fan-Besinler

Baysal Ayşe ve diğ. Diyet El Kitabı. Ankara: Hatipoğlu Yayınları,2016. 9.Baskı

mail-grubu