www.diyetisyenstore.com

Malumunuz bir süredir Şeker Kanunu’nda değişiklik yapılması gündemde. Ve maalesef her zaman olduğu gibi yine yalan yanlış bir dünya spekülasyon da ortalıkta dolaşıyor. Zaten Türk Tarımının yegane sorunu; Spekülasyon! Tarım her kesimin canının istediği yerden, istediği gibi konuştuğu bir konu olunca, haliyle tarıma dair hiç bir şeyi rasyonel ve akılcı bir çözüme ulaştıramıyoruz.

İlknur Menlik

Bilmeyenler için hatırlatalım; Türkiye’de şeker üretimi mısırdan ve pancardan yapılır.

misir-hasat-gidahatti

Her ikisi de Türk çiftçisinin üretimidir. Her iki tarım ürünü de bizimdir, her iki tarım ürününü üreten de bizim çiftçimizdir. Dolayısıyla “pancar çiftçisi”, “mısır çiftçisi” diye bir şey yoktur efendim. “Çiftçi” vardır ve ürettiği üründen kazandığı paraya bakar, ona göre de ekim yapar. Pancar çiftçisi üzerinden spekülasyon üretenlerin hedefindeki mısır çiftçisi “Jüpiter çiftçisi” falan değildir.

Gelelim KOTA mevzuna… Zamanında pancar üretimini ve buna bağlı şeker üretimini denetim altına almak için çıkarılmış olan Şeker Kanunu’na dayanır esası. Kamunun borç stoku denizinde boğulduğu günlerde kontrolsüzce üretilen pancarın üretimini bir parça ülke ihtiyaçlarına göre planlamaktır esas hedef… 2001 yılından bu yana da yürürlüktedir.

Mısırdan üretilen ve adı Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) olarak geçen Mısır Şekeri üretimi, Türkiye’de ilk olarak nişasta sektörüne paralel gelişim göstermiş, evveliyatını 1935’li yıllardan almaya başlamıştır. Şeker Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihte Türkiye’de halihazırda kurulu 5 Mısır Şekeri fabrikası bulunmaktadır. O dönem bunlardan 3’ü yabancı, 2’si yerli işletme idi. (Daha sonra yabancılardan biri Türkiye’de bir ortaklık yaptı.)seker-pancar-gidahatti

Bu fabrikalar kurulurken kimse onlara “Siz bu üretimi yapacaksınız ama biz sizin  üretiminize sınırlama getireceğiz” falan da demedi. Borç denizinde yüzen pancar şekeri fabrikalarını kurtarmak için yazılan acı reçete, bu fabrikalara da dayatıldı. Zira Mısır Şekeri üretimini baskılayarak kamuya ait şeker fabrikalarının özelleştirilmesi cazip hale getirilmek isteniyordu.

Glikoz üzerinden yaygara yapmaya da hiç gerek yok. Zira glikoz, gıda üretiminde şeker ikamesi değil, mutlaka kullanılması gereken fonksiyonel bir üründür. Bu nedenle glikoz, AB şeker rejiminde kota dışı, yani şeker tanımında yer almayan bir üründür.

Bu yaygarayı yapanlar da aslında bunu gayet iyi bilirler.

“Dünyada üretimi sınırlandırıldı” diye iddia edilen NBŞ konusunda son durumu özetleyelim:

ABD’de mısır şekeri üretimi ve tüketimi tarihin hiçbir döneminde sınırlanmamıştır.

AB’de ise uygulanan kota sistemi, mısır ve pancar tarımının belirli bölgelerde yoğunlaşmasını hedeflemektedir. “AB’de kota var” diyenlerin feyz aldıkları nokta budur.

Ancak AB bu uygulamanın “SÜRDÜRÜLEMEZ” olduğunu anlayınca, 2017 yılı itibariyle kota uygulamasından tamamen vazgeçme kararı almıştır. Yani “AB’de KOTA var” diyenlerin bu iddialarının 2017 itibariyle bir karşılığı kalmayacaktır.

İlknur Menlik in yazının devamını okumak için aşağıdaki kaynak linkini ziyaret edebilirsiniz.

Kaynak : http://www.gidahatti.com/seker-kanunu-spekulasyonlar-65883

mail-grubu