Bireyin büyümesi, gelişmesi, fiziksel işlevlerini yerine getirebilmesi ve sağlığını koruyabilmesi için günlük tüm besin öğelerini ve ihtiyacı olan enerjiyi besinler yoluyla yeteri kadar alması gerekir.
Okul çağı ve *adölesan dönemi çocukların beslenmesinde amaç; normal büyüme ve gelişmenin sağlanmasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme sayesinde hem büyüme ve gelişme sağlanmakta hem de hastalıklara karşı direnç artmaktadır. Kemik gelişimi, bilişsel yetenek, okul performansındaki artış ve ileri yaşlarda oluşabilecek bazı hastalıkların önlenmesi çocuklukta kazanılan beslenme alışkanlıkları ile doğrudan ilişkilidir.
Yeterli ve dengeli beslenme her yaş döneminde sağlıklı yaşamın temel koşuludur. Beslenme alışkanlığının kazandırılmasında en etkin çevre; aile, okul, medya ve içinde yaşanılan ortamdır. Çocuğun doğduğu andan itibaren başlayan beslenme eğitimi adölesan dönemde de evde ve okulda uyum içerisinde devam ettirilmelidir. Adolesanların yiyecek seçiminde ailenin rolü azalırken dış çevrenin rolü artmaktadır.
Adölesan dönem; bireyin biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan gelişmenin ve olgunlaşmanın gerçekleştiği yetişkinliğe geçiş evresidir. Bu dönemde dış görünüme gösterilen özen ve zayıf olma isteği nedeni ile bireyin öğün atladığı veya fast-food yiyecekler gibi kalitesiz besinler seçtiği gözlenmektedir. Adolesan dönemde gereğinden fazla enerji alımı şişmanlığa sebep olurken, aşırı enerji kısıtlaması da anoreksia veya bulimia nervosa gibi hastalıklara sebep olmaktadır.
Bu dönemde şişmanlık çoğunlukla düzensiz beslenme alışkanlığı ve hareketsizlikten kaynaklanır. Çocuk veya adölesan hareketsiz ise bir spor dalıyla ilgilenmesi ve düzenli egzersiz yapması sağlanmalıdır. Televizyon ve bilgisayar başında
geçirilen zaman azaltılmalı, arkadaşları ile dışarıda fiziksel hareket gerektiren oyunlara teşvik edilmelidir.
Hatay ili Antakya ilçesindeki bir ilköğretim okulunda okuyan 12 – 14 yaş aralığında 300 öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmada; kız öğrencilerin %10,8’inin ve erkek öğrencilerin %8,7’sinin olması gereken ağırlığın altında (zayıf), kız
öğrencilerin % 22,3’ünün ve erkek öğrencilerin % 31,5’inin olması gereken ağırlığın üstünde (şişman) olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin öğün dağılımları incelendiğinde ise % 36,9’unun öğün atladığı ve en çok atlanan öğünün kahvaltı olduğu, ayrıca öğrencilerin % 65,8’inin sıklıkla fast-food tükettiği görülmüştür (Karaarslan 2009).
Adölesan dönemde en sık karşılaşılan yanlış beslenme alışkanlıklarının başında kahvaltıyı atlamak ve fast-food yiyecekleri fazla tüketmek yer almaktadır. Okula gidip gelme zamanlarını iyi ayarlayamadıkları için özellikle sabah okula erken gidenler geç kalma korku ve heyecanı ile ya da ihmal nedeni ile genellikle kahvaltı yapmamaktadır. Güne istekli başlama, fiziksel – zihinsel
aktiviteyi elverişli bir şekilde sürdürme ve öğrenme becerisi üzerine kahvaltının çok büyük önemi vardır. Kahvaltı güç ve dayanıklılığı artırmakta ve öğrencilerin okulda daha verimli eğitim almalarını sağlamaktadır.
Uzman Diyetisyen Özge Karaarslan ın makanesinin devamını okumak için lütfen burayı tıklayınız
Dyt. Uzm. Özge KARAARSLAN
“Herpes zoster (zona) ve postherpetik nevralji riskinde beslenmenin önemi büyük. Vitamin ve mineral eksiklikleri bağışıklığı…
Bariatrik Cerrahi Diyetisyenliği Sertifika Programı, 16-19 Ekim 2025 tarihleri arasında düzenleniyor. Beslenme ve diyetetik öğrencileri…
542.778 kadın üzerinde yapılan büyük ölçekli prospektif çalışma, alkol ve işlenmiş etin kolorektal kanser riskini…
Bitki temelli diyetler sağlık ve çevre için faydalı olsa da, B12, demir ve kalsiyum eksiklikleri…
İspanya’da yapılan bu kohort çalışması, çocukluk çağı astımında Akdeniz diyetine bağlılık ve omega-3 yağ asidi…
Düşük FODMAP diyeti, IBS semptomlarını azaltmada etkili bir beslenme yaklaşımıdır. 10 haftalık bir klinik çalışmada…