ÇİKOLATA MI DOPAMİN Mİ?

Zaman zaman karşılaştığımız ve üstesinden gelmekte zorlandığımız tatlı krizleri, çoğu kez elimizde kocaman bir çikolata ya da göz dolduran bir çikolatalı pastayla son bulur.Her ne kadar bu durum iştahları açtıran ve ağız sulandıran  bir durum olsa da  çikolata ve diğer tatların ağızda bıraktığı o eşsiz lezzetin yok olmasıyla birlikte yarım kalmış bir mutluluk durumuyla baş başa kalırız. Özellikle ergenlik döneminde yaşanan hormonal ve sonrasında buna bağlı olarak gözlenen duygu durumundaki değişimlerde,kadınlarda regl öncesi  dönemde ve psikolojik bunalımların yaşandığı dönemlerde de kapımızı çalan bir kurtarıcıdır çikolata. Tatlılar içinde özellikle çikolatanın mutluluk hormonu olarak da bilinen seratonin ve dopamin sevilerini artırdığı yönünde tamamlanmış çalışmalar da mevcuttur.

Özellikle çikolata zaafının ilerleyen yaşla birlikte azaldığını gözlemlemişizdir. Ya da artık canım eskisi kadar da çikolata istemiyor cümleleriyle karşılaştığımız zamanlar olmuştur. Peki, bu durum neden kaynaklanıyor? Ergenlik dönemiyle birlikte başlayan hatta şimdilerde daha küçük yaşlarda baş gösteren çikolata tutkusu nasıl oluyor da ilerleyen yaşlarda sadece ufak kaçamaklar haline geliyor?

Genç bireylerin yetişkinlik sürecine girmeleriyle birlikte tatlı yeme isteklerinde düşüşler meydana gelirken obez bireylerde beynin ödül merkezinin bu durumu farklı bir şekilde yönettiği ve tatlı yeme isteğinin azaltılmasını bir şekilde engellediği görülmüştür.

Yediğimiz besinlere verilen bireysel cevaplar üzerinde beynimizin ödül merkezinin ve dopamin reseptörlerinin nasıl bir cevap oluşturduğu etkilidir. Ergenlik döneminde beynin ödül merkeziyle ilişkilendirilen dopamin reseptörleri sayıca daha azdır. Normal kiloya sahip bireylerde bu durum tatlı tercihinde artışlara neden olur. Obezitenin görüldüğü bireyler ise bu genellemenin dışındadır.

20-40 yaş arasında, normal kiloya sahip bireyler ile beden kütle indeksi 30’un üzerinde olan 24 kişi üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda ise;

Tatlı tüketen bireylerin PET ile, aktive olan dopamin reseptörlerinin sayısı görüntülenmiştir. Görüntülenme sonucunda bireylerin tatlı tercihi konusundaki farklılıkları ve dopamin reseptörlerinin sayıları arasındaki ilişki tespit edilmiştir. Bu çalışmaya göre normal beden kütle indeksine sahip bireylerde dopamin sayısının azlığı tatlı yeme isteğiyle doğru orantılıdır.

Ancak bu tespit obez bireylerde doğrudan dopamin reseptörlerinin sayısıyla ilişkilendirilemez. Obez bireylerde rastlanılan insülin direnci ve diyabetin göstergesi olan yetersiz insülin cevabı da beynin tatlılara karşı  verdiği cevabın azalmasında  etili olabilmektedir. Özetle  obez bireylerde insülin direnciyle beynin ödül merkezinin cevabını ilişkilendirebiliriz.Obezite sadece besinlerin metabolizmasında etkili olmayıp yenilen besinlere karşı ,özellikle tatlılara karşı,oluşturulan zihinsel yanıtta da(ödül merkezinin algısı)etkilidir.

Yazar: Tuğçe Bayar

Genç Diyetisyenler Ekibi

genc.diyetisyenler@gmail.com Beslenme ve Diyetetik Bölüm Portalı

Recent Posts

Diyetisyen iş ilanı – İstanbul klinik

istanbul diyetisyen iş ilanı

5 gün ago

Devren Diyetisyen Ofisi ilanı

Diyetisyen Ofisinze ait demirbaş listesi; Sorumlu Dyt. Odası; Çalışma masası , koltuğu Oturma grubu Kitaplık,…

3 ay ago

1.ENTERAL VE PARENTERAL NÜTRİSYON GÜNLERİ

Eğitimin Amacı Doğal beslenme ile gereksinimlerin karşılanamadığı ya da doğal beslenmenin mümkün olmadığı durumlarda Enteral…

3 ay ago

Diyetisyen iş ilanı – Manisa

Merhaba Arkadaşlar, Diyetisyen Tahir Bey, Manisa ilinde KYK da görevlendirilmek üzere Diyetisyen arandığını bildirmiştir. Diyetisyen…

5 ay ago

Kadın Hastalıklarında Tıbbi Beslenme Tedavisi Kursu

  Ankara Medipol Üniversitesi ve Obezite Diyetisyenliği Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği "Kadın Hastalıklarında Tıbbi Beslenme Tedavisi…

5 ay ago