Değişim İmkansız Değil – Ögr. Dyt. E.Kübra Zeydanlı

Birbirimizle konuşurken “Ya ben bunun bağımlısıyım” dediğimiz besinler var. Etrafımdaki insanlardan bağımlısıyım diye biten cümleleri son zamanlarda daha çok duyuyorum. Bazıları tatlıya, bazıları asitli içeceklere, bazıları belirli atıştırmalıklara düşkün olduğunu söylüyor. Şuana kadar hiç kimsenin bir sulu yemekten, sebzeden ya da süt-yoğurttan bahsederken “Bağımlısıyım bunun ya!” dediğini duymadım; ama siz bu yazının sonunda duyacaksınız.

Aslında bu yazıda anlatmak istediğim bir hikaye var, benim hikayem, benim bağımlılığım ve kurtuluşum. Liseye gittiğim zamanlarda kolaya karşı aşırı bir düşkünlüğüm vardı. Suyun tadını sevmiyorum deyip susayınca kola içer, acıkınca yanında kola tüketebileceğim ne yiyebilirim diye bakınırdım. Günde ortalama 2 litre kola içtiğim zamanlarda ne kilo problemim vardı ne de sağlık problemim. O yıllarda kolanın içinde fare olduğunu söyleyenler bile vardı. Doğru da olsa tadı güzel sonuçta diyerek her eleştiriyi geçiştirirdim. İlginç olan şey şu, ben çocukluğumdan beri meyve suyu da dahil olmak üzere hiçbir şekerli içeceği sevmem. Yani kolayı bu kadar fazla sevmeme rağmen gazoz, fanta, meyve suyu, ıce-tea vs. şekerli geldiği için tüketmiyordum.

Lise sondayken pek çok insanda görülen gastrit bende de başladı. Sebep olarak direkt kolayı göstermem yanlış olur. Çünkü o dönem, özellikle yeşil sebzelerin olmadığı, pastane poğaçası ve kolaya dayalı epey kötü bir beslenme düzenim vardı. Gastrit başladığında doktora gitmiştim ve 2 haftalık bir ilaç tedavisine başlamıştım. Bunun bir haftasında doğru düzgün hiçbir şey yiyemedim. Çünkü yemek yediğimde feci derecede rahatsızlık duyuyordum. Kolayı bırakma serüvenim işte bu bahsi geçen ilk haftada başladı, bir yudumdan daha fazlasını içemediğimi anladığım haftada. Beni rahatsız etmeyecek olsa bile onunla yollarımı ayırmam gerektiğini fark ettim. Peki bırakırken (onu terk ederken) ne hissettim, ne yaşadım dersiniz? Kola dizili dolapların karşısında durup dalıp gittiğimi, yanımda biri kola içerken, şişeyi alıp sadece o güzel kokusunu içime çektiğimi hatta bir iki defa şişeye bakıp gözlerimin dolduğunu söylemem size garip ya da komik gelebilir; ama gerçek. Tabi ki bir anda bırakmak kolay değil ara sıra dayanamayıp kaçamaklar yaptım. Hala da sıfıra indirmiş değilim ama kolayı da sevmediğim içeceklerin arasına kattım diyebilirim. Kola yerine yemeklerin yanında ayran içiyorum, ya da yoğurt yiyorum. Ara öğünlerde ise süt tüketiyorum. Kolanın yerine bir şey koymam gerekiyordu ve ben zaten sevdiğim süt grubunu tercih ettim. Aslında bir besini düzenli olarak tüketmek ve sonunda o düzeni bozamayacak kadar ona düşkün olmak bağımlılıkmış, aşırı miktarda tüketmek değil. Başlangıç, devamlılık ve bağımlılık üçlüsü diyorum ben buna.

Gelelim sağlık konusuna, midem düzelmedi. Kronik gastrit, dispepsi (hazımsızlık) rahatsızlıkları beni terk edecek gibi de görünmüyor. En aza inmesi için, rahatsız hissetmemek için beslenmeme dikkat etmem gerekiyor. Bunun için iradeyle beraber değişim önemliydi ve ben kolayı bırakmakla işe başladım. Bu benim için bir başarı ve bu başarının bende oluşturduğu etki “BESLENME ALIŞKANLIKLARIMI DEĞİŞTİREBİLİRİM!” düşüncesi. Bu düşünce sayesinde bir diyetisyen adayına yakışır şekilde beslenmeye başladım ben. Tıpkı bir bebeği ek besine başlatıyor gibi yemem gereken besinleri tek tek ekledim diyetime; azaltmam gerekenleri de yavaş yavaş azalttım. Hala da yolu tamamlamış değilim, beslenme düzenindeki hatalar bir anda doğruyla yer değiştirmiyor maalesef; ama değişeceğini biliyorum. Sadece ben değil, herkes daha sağlıklı bir beslenme düzenine sahip olabilir. Tek yapmanız gereken neleri değiştirmeniz gerektiğini fark edip, değişim tuşuna basmak.

Not:  Besin bağımlılığı tartışılan bir konu. Madde bağımlılığı gibi besin bağımlılığı da olabilir mi? tarzında sorular ortaya atılmış, ancak henüz cevaplanmamış. Ben yazımda hep bağımlılık dedim ama alışkanlık demem gerektiğini fark edebildiniz mi?(Bakınız: başlangıç, devamlılık ve bağımlılık) Alışkanlıklarınız sadece siz istediğinizde değişir. O halde birinin sizi yönlendirmesi yetmez gerçekten istemekle işe başlamalısınız. Beslenme alışkanlığı değişmeden ne zayıflamak ne kilo korumak ne bir hastalık durumunda daha iyi hissetmek ne de tam bir iyilik hali içinde olmak mümkün değil. Bunu değiştiğiniz de daha net göreceksiniz.

 

Değişim İmkansız Değil
Ögr. Dyt. E.Kübra Zeydanlı
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Genç Diyetisyenler Ekibi

genc.diyetisyenler@gmail.com Beslenme ve Diyetetik Bölüm Portalı

Recent Posts

3. Ulusal Cerrahi Onkoloji Sempozyumu

3. Ulusal Cerrahi Onkoloji Sempozyumu ile 2. Ulusal Cerrahi Onkoloji Diyetisyenliği ve Hemşireliği Sempozyumu, ‘Evre…

2 hafta ago

Sağlık Bakanlığı’ndan Yeni Kurumsal Kimlik ve Kıyafet Standartları

Sağlık çalışanları için tek tip kıyafet dönemi başlıyor T.C. Sağlık Bakanlığı, 2025 yılı itibarıyla kurum…

3 hafta ago

İrritabl Bağırsak Sendromu Gibi Görünen Nikel Alerjisi – Olgu Sunumu

Dirençli IBS vakalarında nikel alerjisi göz ardı edilen bir neden olabilir. Nikel açısından zengin gıdaların…

3 hafta ago

Herpes Zoster, Postherpetik Nöralji ve Zoster Aşısında Beslenme Faktörleri

“Herpes zoster (zona) ve postherpetik nevralji riskinde beslenmenin önemi büyük. Vitamin ve mineral eksiklikleri bağışıklığı…

1 ay ago

Metabolik ve Bariatrik Cerrahi (MBC) Diyetisyenliği Sertifika Programı

Bariatrik Cerrahi Diyetisyenliği Sertifika Programı, 16-19 Ekim 2025 tarihleri arasında düzenleniyor. Beslenme ve diyetetik öğrencileri…

2 ay ago

Kolorektal Kanser Riski İçin Diyet Genelinde Analizler

542.778 kadın üzerinde yapılan büyük ölçekli prospektif çalışma, alkol ve işlenmiş etin kolorektal kanser riskini…

2 ay ago