Genel

Mikrobiyota ve Batı Tipi Beslenme – Diyetisyen Tebessüm ASLAN

MİKROBİYOTA VE BATI TİPİ BESLENME

Diyetisyen Tebessüm ASLAN

Son on beş yıldır, patofizyolojide bağırsaklarımıza verdiğimiz yer oldukça değişmektedir. Bağırsak mikrobiyomunun (bakteriyel genom) aydınlatılması, binlerce bakteriden oluşan mikrobik ekosistemin rolünü, aynı zamanda virüslerin, fajların özelliklerinin hayati süreçlerin düzenlenmesinde farklı bir açıyla değerlendirilmesini kolaylaştırmaktadır.( Garcia-Mantrana I, Clin Nutr Exp 2016)

Bu mikrobik ekosistemin bulunduğu ve insan vücudunda en fazla yer kaplayan alanlardan birisi olan, gastrointestinal kanalda kolonize olan bakteri, virüs, mantar, protozoa gibi mikroorganizmalardan oluşan ve organ gibi işlev gören ekosistem “bağırsak mikrobiyotası” olarak adlandırılmaktadır.


(Bäckhed F, Science. 2005;307) Bağırsak mikrobiyotasında bulunan, vücudumuzu paylaştığımız yararlı ve zararlı mikroorganizmaların tümü mikrobiyom olarak adlandırılmaktadır. Mikrobiyom olarak adlandırılan bu mikroorganizmalar, sağlıklı bir insanın vücut kitlesinin sadece %1-2’sini oluşturmaktadır; ancak insan vücudundaki mikrobiyel hücre sayısının insan hücresinin 10 katı, mikrobiyel genlerin ise toplam insan geninin 100 katı olduğu tahmin edilmektedir. (Ley, R.E., 2010; 26(1): 5-11)  Vücudumuzdaki miktarı çok fazla olan bu mikroorganizmaları pek çok faktör etkilemektedir. Bunlar; beslenme, ilaçlar, çevresel faktörler gibi etkenlerdir.

Bu etkenler mikrofloranın geçici veya uzun dönemde kalıcı olarak değişmesine neden olmaktadır.  Böyle etkenlerle kalıcı  flora üyeleri ortadan kalktığında, geçici flora kolonize olmakta, çoğalmakta ve hastalık yapıcı özellik kazanabilmektedir. (Rosenwalda,, A.G., Science 2012; 9: 540-549)

mikrobiyota

Ayrıca mikrobiyota üzerinde etkileri olan  genetik, antibiyotik kullanımı gibi çevresel etmenler birlikte değerlendirildiğinde, toplumların mikrobiyotalarındaki farklılığın temel nedeninin beslenme olabileceği düşünülmektedir.( Peterson J, 2009;19(12):2317-23) Bu derlemede ise mikrobiyota üzerinde etkileri olan çevresel etmenler ile birlikte özellikle beslenmenin etkisi incelenecektir.

Çünkü 20. Yüzyılda öncelikle batı ülkelerinde daha sonra ülkemizde de artan yağ ve şeker tüketimi, yağ insidansının artmasına ve mikrobiyotanın disbiyotik hale gelmesine neden olmaktadır.( Allison A, 2016;08.) Ayrıca disbiyozis oluşumunda batı tarzı diyetin etkinliği yüksektir. Çünkü, batı tarzı diyet mikrobiyom fonksiyonunda önemli bir kalıcı bakteriyel kaybına yol açabileceği gözlenmektedir.( David,L.A, Nature 2014, 505, 559–563.)

Batı tipi diyetin de neden olduğu mikrobiyotanın disbiyotik hale gelmesi günümüzün en önemli mortalite ve morbidite sebepleri olan obezite, tip 2 diyabet, metabolik sendrom ve kardiyovasküler hastalıklar ile yakın ilişkili geniş bir mikroorganizma kolonisinin oluşmasına zemin hazırlamaktadır.(Çelebi ve Uygun, 2013: 148-157; Duncan et al., 2008: 1720-1724;  Koren et al., 2011: 4592-4598) Mikrobiyotanın beslenme ve çevresel etmenlerle disbiyotik hale gelmesi sonucu mikrobiyotayı sağlıklı hale dönüştürmek için bir çok faktör araştırılmaktadır.

probiyotik genç diyetisyenler

Bu faktörlerden biri olan probiyotikler insan ve hayvan hastalıklarında bağırsak mikrobiyotalarını değiştirilebilmektedir. Probiyotik türlerin potansiyeli son zamanlarda araştırmacıları probiyotik gıdaların üretimini ve bağırsak mikrobiyotalarının modülasyonunu incelemeye yönlendirmiştir.( G. la Fata, 1–11,2017)

obezite, diyabet, metabolik sendrom, kalp hastalıkları ve batı diyetlerinin bağırsak mikrobiyolojisi üzerindeki etkisi oldukça fazladır. Batı diyetlerinin bağırsak mikrobiyota ve konakçısının nasıl etkilediğini, altta yatan etkilerini ve altta yatan mekanizmaları ayrıştırarak bu sorulara cevap aranmalıdır. Bunu yaparak, diyete bağlı obezite, metabolik sendrom, diyabet, kardiyovasküler hastalıkları  önlemek veya tedavi etmek için mikrobiyom tabanlı müdahalelerin daha fazla araştırılması ve stratejileri için potansiyel yolları daha belirgin hale getirilebilir.

Diyetisyen Tebessüm ASLAN

TebessumASLAN

Recent Posts

Metabolik ve Bariatrik Cerrahi (MBC) Diyetisyenliği Sertifika Programı

Bariatrik Cerrahi Diyetisyenliği Sertifika Programı, 16-19 Ekim 2025 tarihleri arasında düzenleniyor. Beslenme ve diyetetik öğrencileri…

2 hafta ago

Kolorektal Kanser Riski İçin Diyet Genelinde Analizler

542.778 kadın üzerinde yapılan büyük ölçekli prospektif çalışma, alkol ve işlenmiş etin kolorektal kanser riskini…

2 hafta ago

Bitki Temelli Diyetlerde Osteoporoz ve Anemi Riski: Beslenme Eksiklikleri ve Klinik Etkileri Üzerine Sistematik Bir İnceleme

Bitki temelli diyetler sağlık ve çevre için faydalı olsa da, B12, demir ve kalsiyum eksiklikleri…

3 hafta ago

Eritrosit Yağ Asidi Profili, Akdeniz Diyeti ve Çocukluk Çağı Alerjik Astımında Astım Şiddeti: İspanya’da Yapılan Bir Kohort Çalışmasından Ön Bulgular

İspanya’da yapılan bu kohort çalışması, çocukluk çağı astımında Akdeniz diyetine bağlılık ve omega-3 yağ asidi…

4 hafta ago

Düşük FODMAP Diyetinin İrritabl Bağırsak Sendromu Olan Hastalar Üzerindeki Etkisi

Düşük FODMAP diyeti, IBS semptomlarını azaltmada etkili bir beslenme yaklaşımıdır. 10 haftalık bir klinik çalışmada…

4 hafta ago

VI. Uluslararası Spor Beslenmesi Zirvesi

Türkiye'nin ilk Uluslararası Spor Beslenmesi Zirvesi, 27 Eylül 2025’te İzmir Fuar Merkezi’nde düzenleniyor. Spor beslenmesi…

1 ay ago