İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS), karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ve ishal gibi semptomlarla seyreden, bireylerin yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşüren kronik bir fonksiyonel bağırsak hastalığıdır. Dünya genelinde toplumun %9–23’ünü etkileyen IBS, özellikle kadınlarda daha yaygın görülmektedir. Son yıllarda IBS semptomlarının yönetiminde düşük FODMAP diyeti önemli bir beslenme yaklaşımı olarak öne çıkmıştır. FODMAP; fermente olabilen oligosakkaritler, disakkaritler, monosakkaritler ve polioller anlamına gelmektedir. Bu karbonhidratlar ince bağırsakta yeterince emilemez, kolonda fermente olur ve suyun bağırsak lümenine çekilmesine yol açarak gaz, şişkinlik, karın ağrısı ve ishal gibi şikâyetlere sebep olur.
Bu çalışmada, düşük FODMAP diyetinin IBS semptomları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırma 2022 yılında Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, 18–45 yaş arası 45 IBS hastası ile yürütülmüştür. Katılımcıların %68,9’u kadın, %66,7’si ise 18–30 yaş grubundadır. Ortalama beden kitle indeksi 23,18 kg/m² olup katılımcıların çoğunluğu normal kilolu olarak sınıflandırılmıştır. Çalışmaya dahil edilen hastalar orta ve şiddetli IBS semptomlarına sahipti. Müdahale, 10 hafta süreyle uygulanan düşük FODMAP diyetinden oluşmuştur. Bu süreç iki fazdan meydana gelmiştir: ilk 6 haftada yüksek FODMAP besinler kısıtlanmış, sonraki 4 haftada ise FODMAP grupları kontrollü biçimde yeniden tanıtılmıştır. Katılımcıların semptom şiddeti, IBS-SSS (Irritable Bowel Syndrome Severity Scoring System) ölçeğiyle değerlendirilmiş, beslenme alışkanlıkları ise Monash Üniversitesi’nden uyarlanan yarı-kantitatif gıda sıklığı anketi ile belirlenmiştir.
Çalışmanın sonuçları, düşük FODMAP diyetinin IBS semptomlarını belirgin ölçüde azalttığını göstermiştir. Müdahale öncesinde katılımcıların %82,2’si orta şiddette, %17,8’i şiddetli semptomlar göstermekteydi. On haftalık diyet sonrası, şiddetli semptom oranı %14’e düşerken, orta şiddette semptomların oranı %86’ya yükselmiş ve hafif semptomlar da ortaya çıkmıştır. Ortalama IBS-SSS puanı ise 290’dan 190’a gerilemiştir. Bu bulgular, düşük FODMAP yaklaşımının kısa vadede semptom kontrolünde etkili olduğunu göstermektedir.
Beslenme analizi sonuçlarına göre karbonhidrat, şeker, laktoz, fruktoz ve poliol alımı anlamlı derecede azalmış, enerji alımı 2203 kcal’den 1482 kcal’e düşmüştür. Karbonhidrat tüketiminde en belirgin düşüş gözlenirken, protein ve yağ alımlarında da azalma kaydedilmiştir. Bunun yanında kalsiyum, C vitamini, riboflavin ve magnezyum gibi bazı mikrobesinlerin alımında da azalma saptanmıştır. Bu durum, düşük FODMAP diyetinin kısıtlayıcı yapısı nedeniyle uzun süreli uygulamalarda besin ögesi yetersizlikleri ve malnütrisyon riski doğurabileceğini göstermektedir.
Çalışmada ayrıca cinsiyet ve yaşa bağlı farklılıklar da değerlendirilmiştir. Kadınların erkeklere göre daha fazla FODMAP tükettiği, 31–45 yaş grubunun daha yüksek laktoz ve fruktoz tükettiği, genç yaş grubunda ise mannitol tüketiminin daha belirgin olduğu bulunmuştur. Bu bulgular, diyet müdahalesinin bireysel özellikler dikkate alınarak planlanması gerektiğini vurgulamaktadır.
Sonuç olarak, bu çalışma düşük FODMAP diyetinin IBS semptomlarını azaltmada etkili bir yöntem olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak diyetin beslenme çeşitliliğini kısıtlaması, enerji ve mikrobesin alımlarını azaltması, uzun vadede olası sağlık risklerini gündeme getirmektedir. Bu nedenle düşük FODMAP diyetinin uygulanması mutlaka diyetisyen gözetiminde olmalı, bireysel toleranslara göre kişiselleştirilmeli ve gerektiğinde besin takviyeleriyle desteklenmelidir. Ayrıca bu alanda daha geniş örneklemlerle, uzun süreli ve farklı toplumlarda yapılacak araştırmaların, düşük FODMAP diyetinin sürdürülebilirliği ve uzun dönem etkilerini değerlendirmesi büyük önem taşımaktadır.
Makalenin tamamını okumak için: https://www.nature.com/articles/s41598-025-01163-3
Türkiye'nin ilk Uluslararası Spor Beslenmesi Zirvesi, 27 Eylül 2025’te İzmir Fuar Merkezi’nde düzenleniyor. Spor beslenmesi…
Bu makale, otoimmün hastalıklarda Carnivore diyetinin potansiyel faydaları ve risklerini inceliyor. Diyet, bitkisel gıdaları tamamen…
Bu derleme, Tip 2 Diyabet’in (T2DM) genetik yatkınlıkla ilişkisini ve bireylerin diyet müdahalelerine verdikleri farklı…
Palyatif Bakım Derneği tarafından 27 Eylül 2025 tarihinde Ankara’da düzenlenecek olan 6. Ulusal Palyatif Bakım…
5-6 Aralık 2025 tarihlerinde Ankara Gazi Üniversitesinde düzenlenecek olan I. ulusal Gebelik ve Beslenme Kongresi'nde…
11-12 Ekim 2025 tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi'nde 5. Fitovizyon Doğal Yaşam ve Sağlık Ürünleri Kongresi…