Gözde Kalkan

NEDİR BU CHİA?

C. Lamiaceae bitki ailesinden, 1 m uzunluğunda, yapraklı bir bitkidir. Latince adı Salvia Hispanica L.  olan bu tohumun anavatanı Meksika ve Guatemala’dır. Hayatımızda yeni yeni yer edinmeye başlamış olsa da geçmişi M.Ö. 3500’lü yıllara, Aztek ve Mayalılara kadar dayanmakta olup enerji ve kuvvet vermesi ile dayanaklılığın sırrı olarak kabul edilmiş ve mucizevi sayılmıştır.

Peki gerçekten öyle mi?

Yapılan bir çalışmada koşu ve dayanıklılık sporları yapacak olan iki grubun birine chia tohumundan yapılan enerji jeli, diğerine standart bir enerji içeceği verildiğinde performansları arasında fark olmadığı gözlemlenmiş. Aztek ve Mayalılar yanılmamışlar diyebilir miyiz o halde?

Çiya tohumu son zamanlarda “süper gıda” olarak anılmakta ve bu ismi içeriğindeki yüksek besin bileşenlerinden almaktadır.  28 gram chia normal ağırlıktaki bir insanın günlük lif ihtiyacının 1/3’ini karşılar, 5 gram w-3 sağlar, 4.4 gram protein ve yüksek miktarda antioksidan içerir. Cleaveland Clinic’e göre chia tohumunun kan basıncını düzenleyici etkisi de vardır. Üstelik 2 yemek kaşığı chia tohumu yaklaşık 137-139 kkal’dir.

Gelelim asıl soruya…

“Zayıflatıyormuş yahu bu chia, hiç söylemiyorsunuz, neden avuç avuç yemedik biz bunu?” soruları zayıflamak isteyenlerin aklında bir tilki gibi dolanıyor.
“Bunu yiyelim sabaha uyandığımızda 5 kilo uçup gitmiş olsun” dediğimiz bir yiyecek henüz bulunamadı maalesef. Dolayısıyla chia da böyle bir tohum değil.
Gluten içermeyen ve tadı olmayan bu tohumun tüketimi kolay olmasına rağmen hakkında çalışmalar devam etmekte. Sıvı ile temas ettiğinde su toplayan chia tohumunu tükettiğinizde bol su içmelisiniz. ABD’de yapılan bir çalışmada kilo verdirici etkisi olmadığı kanıtlanmış. Sadece tok tutucu etkisi gözlemlenmiştir. Bu çalışmada katılımcılara 12 hafta boyunca günlük diyete 50 gram chia eklenmiş. Sorun şu ki chia tohumunun günlük 48 gramın üzerinde alınası yan etkilere neden olabiliyor. Yüksek w-3 içeriğinden dolayı kan sulandırıcı etkisi ile kan basıncında düşüş ve kanamalara, bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara, gastrointestinal problemlere neden olabilmektedir.

Yalnızca tok tutucu etkisinden dolayı kullanmak ne kadar doğru tartışılır fakat şunu biliyoruz ki her evin dolabında bulunan kurubaklagillerimiz sayesinde de bunu karşılayabiliriz 😊

Yazar: Gözde KALKAN
gozdeekalkan@gmail.com

admin gencdiyetisyenler

Recent Posts

3. Ulusal Cerrahi Onkoloji Sempozyumu

3. Ulusal Cerrahi Onkoloji Sempozyumu ile 2. Ulusal Cerrahi Onkoloji Diyetisyenliği ve Hemşireliği Sempozyumu, ‘Evre…

2 hafta ago

Sağlık Bakanlığı’ndan Yeni Kurumsal Kimlik ve Kıyafet Standartları

Sağlık çalışanları için tek tip kıyafet dönemi başlıyor T.C. Sağlık Bakanlığı, 2025 yılı itibarıyla kurum…

3 hafta ago

İrritabl Bağırsak Sendromu Gibi Görünen Nikel Alerjisi – Olgu Sunumu

Dirençli IBS vakalarında nikel alerjisi göz ardı edilen bir neden olabilir. Nikel açısından zengin gıdaların…

3 hafta ago

Herpes Zoster, Postherpetik Nöralji ve Zoster Aşısında Beslenme Faktörleri

“Herpes zoster (zona) ve postherpetik nevralji riskinde beslenmenin önemi büyük. Vitamin ve mineral eksiklikleri bağışıklığı…

1 ay ago

Metabolik ve Bariatrik Cerrahi (MBC) Diyetisyenliği Sertifika Programı

Bariatrik Cerrahi Diyetisyenliği Sertifika Programı, 16-19 Ekim 2025 tarihleri arasında düzenleniyor. Beslenme ve diyetetik öğrencileri…

2 ay ago

Kolorektal Kanser Riski İçin Diyet Genelinde Analizler

542.778 kadın üzerinde yapılan büyük ölçekli prospektif çalışma, alkol ve işlenmiş etin kolorektal kanser riskini…

2 ay ago