Diyette Ekmek Tüketiminin Önemi

Esra İNCE, ekmek ve diyet, ekmeksiz diyet, diyette ekmeğin yeri, diyetisyen ve ekmek

0
531
www.diyetisyenstore.com

DİYETTE EKMEK TÜKETİMİNİN ÖNEMİ

Son zamanlarda en sık duyduğum konulardan biri ekmek tüketimiyle alakalı. Ekmek yersem zayıflar mıyım ? Aaa diyette ekmek kullanılıyor mu soruları. Aynı zamanda diyetisyenlikle ilgisi olmayıp, yanlış bilgiler veren kişiler de işin içine eklendiğinde haliyle halkın kafasında bir karmaşıklık ve soru işaretleri yerini alıyor. Öncelikle ekmeğin diyetteki öneminden, daha sonra da Türk toplumu olarak sofralarımızdaki yerinden bahsetmek istiyorum.

Ekmek çok önemli bir karbonhidrat olup diyette büyük yer kaplamaktadır. Fakat tabi hangi tür ekmeğin tüketildiği de çok önemli. Beyaz ve esmer olarak 2 tür ekmek bulunmaktadır. Peki ya bu ekmekler nasıl elde ediliyor? Yapım aşamalarında ne gibi farklılıklar mevcut ve sağlığımız için hangisi daha yararlı? Beyaz ekmeğin üretim aşamasında  buğdayın kabuk kısmı ile çekirdeği çıkartılır ve endosperm kısmı toz haline getirilir. Bu aşamalar sonucunda ekmek,  lif, B vitaminleri, demir, minerallerden uzaklaşmış olur. Endosperm kısmında ise çok az miktarda lif bulunmaktadır. Tam buğday ekmeği yapımına gelecek olursak buğday tümden öğütülür. Böylece içerisinde lif, vitaminler ve mineraller kalmış olur. Diyetlerde özellikle tüketilmesi önerilen tam buğday ekmeğinin lif oranının yüksek olması, kan şekerinin daha iyi dengelenmesini böylece uzun tokluk yaşanmasını sağlar. Ayrıca sindirim sistemini düzenler ve diyette olmaksızın her bireyin tüketmesi gereken ekmek türüdür. Tam buğday ekmeği yerine kepek, çavdar, tam tahıllı ekmekler de tercih olarak tüketilebilir.

Ekmeğin diyetteki öneminden bahsedecek olursak; ilk olarak sabah kahvaltılarındaki ekmek tüketimi büyük önem teşkil etmekte. Çünkü gece boyu boşalan glikojen depolarıyla birlikte sabahları enerjiye aç bir şekilde uyanılır, yeterli karbonhidrat alınmaz ise kan şekerinde düşme yaşanır ve yorgunluk, bitkinlik hissi çöker. Kan şekerinde yaşanan azalma sonucu, daha sonraki saatlerde glisemik indeksi yüksek besinlere yönelme gerçekleşir ve bu durum da ne yazık ki kilo alımına ve yağlanmaya davetiye çıkartır. Kan şekerinde meydana gelen düşme nedeniyle, bir sonraki öğünde normalden fazla yemek yeme davranışı gerçekleşir. Bu durum insülin hormonunun çok ani yükselmesine yol açarak, yine çok kısa bir süre sonra kan şekerinde tekrar düşme yaşanmasına ve acıkmaya sebep olur. Sonuç olarak bu bir kısır döngü haline gelerek bütün gün sürer gider.Görüldüğü üzere ekmek yemezsem kilo veririm düşünceleri sonrasında uzun vadede daha fazla atıştırmalıkları ve kilo alımını beraberinde getirir.

Aynı zamanda kişi yeterli karbonhidrat almadığı taktirde su kaybı da kaçınılmazdır. Çünkü karbonhidrat bir su tutucudur ve diyetten çıkarıldığı zaman kısa vadede verilen kilolar yalnızca su ve ödem olur. Sonrasında ise boşalan glikojen depolarından dolayı enerji sağlanabilmek adına yağlar enerji metabolizmasına girer ve vücutta yağ metabolizmasının kalıntıları denen keton cisimcikleri oluşur ve bu süreç devam ettikçe keton cisimcikleri parçalanıp asetona dönüşür. Bu da kişinin ağzında kötü bir koku olmasına sebep olur.Süreç devam ettikçe aminoasitler enerji metabolizmasına girer ve kas kayıpları yaşanır.

Bütün bunların yanında ekmeğin Türk toplumumuzdaki yeri de hayli fazla. Tam tahıllı, çavdar, zeytinliden tutunda haşhaşlı ekmeğe kadar birçok çeşit ekmeğin bulunduğu  ve ekmekle büyümüş bir toplum olarak kişiye ekmek yemiyeceksin demek ne kadar doğru ne kadar uygulanabilir. Biliyoruz ki diyetin en büyük özelliği uygulanabilir olması gerektiği. Bu yüzden kişinin enerji gereksinimlerine uygun olarak gün içerisinde 5-8 dilim ekmek yemesinin hiçbir sakıncası yoktur.

Yazar : Esra İNCE
Yeditepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü

mail-grubu