www.diyetisyenstore.com

POPÜLER DİYETLERİN MİKROBİYOTAYA ETKİSİ

Son zamanlarda birçok farklı içerik ve isimle karşımıza çıkan popüler diyetler bağırsak mikrobiyotamızı da yine birçok açıdan etkiliyor. FODMAP, GAPS, glutensiz beslenme, Dukan, alkali diyet gibi isimlerle medyada da sıkça karşımıza çıkan bu diyetler bakalım floramızı nasıl etkiliyor?

FODMAP Diyeti aslında tıbbi beslenme tedavisinde kullanılan Irritabl Bağırsak Sendromu semptomlarını azaltan bir diyet çeşididir ve klinik olarak kanıtlanmıştır. Yemeklerden sonra şişkinlik, karın ağrısı, karın alt bölgesinde hassasiyet veya bozulmuş bağırsak hareketleri olanlarda diyetisyenler tarafından uygulanabilmektedir. Ancak herhangi bir rahatsızlığı olmayıp, profesyonel destek almayıp sadece zayıflamak amacıyla bu diyeti uygulayanların sayısı gün geçtikçe artmakta. FODMAP Diyeti; fermente oligosakkarit, disakkarit, monosakkarit ve polihidrik alkollerin kısıtlandığı bir diyet türüdür. Yani diyetle alınan fruktoz, laktoz, fruktan, galaktan ve polioller kısıtlanır veya hiç alınmaz. Bu durumda da prebiyotik kaynaklarımız kısıtlanır ve bu da probiyotik bakterilerimizin beslenmesini engeller, bakteri sayısında azalma olur.

GAPS Diyeti ( Gut and Psychology Syndrome ) 1.5-2 yıl boyunca yapılan 6 aşamada oluşan,tüm tahıllar, şeker ve süt ürünlerinin diyetten çıkarıldığı bir diyet türüdür. FODMAP’e göre daha sınırlı, daha kısıtlı bir diyettir. Bu durumda prebiyotikleri ve bunun sonucunda probiyotik bakterileri azaltan bir diyettir.

Glutensiz Diyet özellikle çölyak hastalarında tıbbi beslenme tedavisinde kullanılır ve tek tedavi yöntemidir. Ancak günümüzde yine zayıflama amacıyla kullanılmakta ve kullanımı da gittikçe artmaktadır. Glutensiz beslenmede polisakkarit alımı azaldığı için bifidobakterium ve laktobasilluslar azalmakta, enterobakteriaceaelar artmaktadır. Kısa zincirli yağ asidi ve organik asit sentezi de azaldığı için probiyotikler de azalır.

Dukan Diyeti yüksek protein, yüksek yağ ve düşük karbonhidrattan oluşan popüler bir diyet çeşididir. 4 aşamadan oluşur. Günde maksimum 1 porsiyon meyve tüketilmesini önerir. Doğrudan Dukan diyetinin mikrobiyotaya etkisi ile ilgili bilimsel çalışmalar olmasa da yağ ve protein alımı yüksek ve lif alımı kısıtlı olduğu için mikrobiyotayı değiştirir. Kolonda lipopolisakkaritler arttığı için de kolon kanserine neden olabilir.Ayrıca Dukan diyeti metabolik asidoza da neden olur.

Son olarak alkali diyette ise sebze ve meyve tüketimi fazla olduğu için aslında mikrobiyotamızı olumlu yönde etkiler. Ancak alkali diyeti bir diyet modeli olarak ele almak, zayıflama ve vücut pH’ı için bu şekilde beslenmek ve protein kaynaklarını yeterli tüketmemek doğru değildir.

Sonuç olarak, hala ideal mikrobiyota ve ideal mikrobiyota için ideal diyet örüntüsü tam olarak ortaya konulamasa da Akdeniz Tipi Beslenme mikrobiyotamızı en çok destekleyen beslenme tipidir. Kişinin bireysel gereksinimine uygun, makro ve mikro besin ögelerinin yeterli miktarlarda alındığı kişiye özel bir beslenme planı şuan için sağlıklı mikrobiyotayı destekleyen en uygun beslenme çeşidi olacaktır.

                                                                                                                                    Dyt Cahide BOSTANCI
www.diyetisyenrehberi.com/diyetisyen-cahide-bostanci/

mail-grubu