Bir Diyetisyen Adayının Günlüğünden…

0
1430
www.diyetisyenstore.com

Üniversitenin 3. Yılı başladı. Hızlı temposu ise koşar adımlarla geldi arkasından. Ben de şöyle bir durup, beni üniversite sıralarına taşıyan günlerimi,aylarımı,yıllarımı düşündüm… Öğrencilik denen meftumun hırpalayıcı tarafıyla 8. Sınıftayken tanışmıştım. Yaşım on üç, ruhum çocuk,geleceğim sisli ve beynim allak bullaktı.  Oyunlarla,oyuncaklarla vedalaşıp elime tutuşturulan soru bankalarına bakakaldım önce. Sonra bir hedef belirledim kendime, ne bir liseydi bu ne bir üniversite. Çalışma masama devasa harflerle yazdım: “ GELECEĞİN DİYETİSYENİ”!

Kendi kendime yaptığım bilinçsiz zayıflama diyetlerinin eseri 44 kilo yorgun bir beden,soluk bir beniz, yorgun bir kafayla atılıverdim bu maratona.  Bir elimde sunta gibi bisküviler,diğerinde Rotring marka kalem,okuyor,çalışıyor,çözüyordum.Ama ne sınav sonuçlarımdan ne de aynada gördüğüm bedenden memnundum. Oysa annem başta olmak üzere herkes yetersiz beslendiğimi ve rehber öğretmenlerim ise kapasitemin o anki durumumun çok daha üstünde olduğunu anlatıp duruyordu.

Şükür ki ne beslenme bozukluğum,ne takıntılarım ne de başarısızlığım daimi olmadı. İnternette beslenme,diyet,diyetisyenlik adına yaptığım araştırmalar sırasında karşılaştığım Anoreksik Bedenler dönüm noktam oldu. Artık elimden geldiğince daha sağlıklı besleniyor, deneme sınavlarında gerçekten yüksek puanlar alıyordum.

O zamanlar gözümüzde dev yaptığımız sınava girip,hayat yolunda küçük bir basamağı atlamış oldum. Oturduğum şehirdeki Anadolu Öğretmen Lisesine yerleşip, kendimce çok büyük sandığım o adımın keyfini sürüyordum. Sonuç olarak lisenin ilk yılları “ laylaylom” tadında geçti . :)

11. sınıf başladığında,yeni bir heyecan sardı ruhumu, bu seferkinin yükü daha ağırdı sanki. Ha güldüm ha ağladım derken hiç çalışmadan geçen iki yılın, belirsiz bir geleceğin ağırlığı vardı omuzlarımda. İçimde diyetisyen olma isteğinin dolup taşan tutkusu, heybemde kaygılarım,umutlarım,eksik konularımla birlikte, bu sefer internetle, amaçsızca müzik dinleme keyfiyle,gezmelerle tozmalarla vedalaştım. Kalemi kağıdı daha bir sıkı kavradım.  O yılın kışında ise,   2,5 yılımı geçirdiğim okulumla, en değerli dostlarımla ve o okuldan dolup taşan anılarımla kucaklaşıp başka bir lisenin yolunu tuttum.

Geleceğimi şansa bırakmamak, yıllardır çalışma masalarımı,odamın duvarlarını, ruhumu süsleyen hayalimi gerçek kılmak için yeni bir yolculuğa atıldım. Odamda soru bankalarından oluşan dağlar, bileklerimde kapkara kalem izleri,gözaltlarımda torbalar, parmaklarımda kalem nasırı,masamın üzerinde boş meyve tabakları vardı. İçim inanç,umut,heyecan doluydu. Ders çalışmak,uyumak,yemek yemek, beklemekle geçen zamanımı, çalışma masamdaki saatlerimi sevmeyi öğrenmiştim.

Gururla,mutlulukla, yıllarca hayalini kurduğum şeyin gerçekliğine duyduğum hayretle kendimi üniversite sıralarında buldum. Üniversite sınavına hazırlanırken oturttuğum çalışma düzenim,beslenme alışkanlıklarım ve yeni hayallerimle birlikte işte amfinin ortasında oturuyordum. Mesleki oryantasyon dersinde gözümden akan mutluluk gözyaşlarını siliyordum.

Şehrimden,ailemden,dostlarımdan kilometrelerce uzaklaşmış olsam da, işte üçüncü yılımdayım, diyetisyenliğe koşuyorum. Artık çalışmak, okumak, yazmak, öğrenmek için vizeleri beklemiyorum. Önümde daha bir sürü vize ve final var. KPSS, ALES, YDS gibi sınavlar,uzun çalışma saatleri var. Fakat korkmayı, vazgeçmeyi, şikayet etmeyi unuttum. Sadece varacağım yeri değil,bu yolda çektiğim çileyi de sever oldum. Etrafımda bana soru soran,benden cevap bekleyen bana güvenen insanlar var. Türkiye’ nin dört bir yanından meslektaşlarımla tanışıyor, sempozyumlara kongrelere uçuyorum.

Aslına bakarsan sevgili okuyucu, öğrencilik döneminde beslenme üzerine bir yazı yazmak için almıştım elime kalemi kağıdı… 15 makale, 5 dergi, onlarca internet sayfası ve bir sürü mesleki kitap taradım. Ne var ki kalemimin ucu öğrencilik deyince, bir baktım kendi hikayemi yazmışım. Belki üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci, belki bu yoldaki yol arkadaşlarımdan birisi, belki de uzun zamandır yazı yazmadığım için bana kızan okuyucularımdansın bilmiyorum.

Bir dahaki yazımda öğrencilik döneminde beslenmeyi, beynimize dost gıdaları,yorgunluğumuzun,dikkat dağınıklığımızın sebeplerini,uyku düzenimizin ve sporun öğrenmemize etkilerini konuşalım olur mu?

Hayallerinin gerçeklere dönüşmesini bir bir seyreden, bolca şükreden, seninle yazılarıyla buluşmayı çok ama çok seven,

Gelecekten bir diyetisyen…
Ayşenur ŞAHİN

mail-grubu
Önceki haberDiyetisyen İş İlanı – 2 Araştırma Görevlisi Aranıyor
Sonraki haberSözleşmeli Diyetisyen İş İlanı
Ayşenur Şahin 23.10.1994 tarihinde İnegöl’de doğdu. İlkokulu burada tamamladı.2012 yılında İnegöl Altın Nesil Kolejinden mezun oldu. Aynı yıl Atatürk Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünü kazandı. Eğitim öğretim hayatı boyunca çeşitli kongre ve sempozyumlara katıldı. Sağlık Bilimleri Fakültesi bünyesindeki Öncü Sağlık Kulübünün kurucularından biri olarak birçok sosyal sorumluluk projesinde aktif rol aldı. Bursa,Ankara,Erzurum gibi illerde çeşitli kurumlarda zorunlu ve gönüllü staj deneyimleri yaşadı. Çeşitli gazete ve dergilerde beslenme üzerine yazdığı köşe yazıları büyük ses getirdi. 2015 yılı Nisan ayında yayın hayatına başlayan ve 2 ayda bir yayınlanmaya devam eden Turuncu Sağlık dergisinin kurucularından biri ve isim annesi olan Ayşenur Şahin 2016 yılının eylül ayına kadar bu oluşumda yayın yönetmenliği görevini başarıyla yürütmüştür. Ayrıca Atatürk Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümünde de eğitim öğretim hayatına devam etmektedir. 2016 yılı Haziran ayında Atatürk Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünü iyi bir dereceyle bitirerek “diyetisyen” unvanı almış, çocukluk hayali olan mesleğine kavuşmuştur. Mezun olduktan sonra Madame Schulle Bakım ve Güzellik Merkezinde Beslenme Uzmanı olarak çalışmıştır.Şu anda Fizyo İnegöl Sağlıklı Yaşam Merkezinde İnegöl halkına hizmet etmektedir. Şehir dışında ikamet eden danışanlarını ise online diyet sistemi ile takip etmektedir.