Genel

Sporu Bıraktın, Kendini Bırakma – Dyt. Hanse Nur BÜYÜKDAĞ

SPORU BIRAKTIN, KENDİNİ BIRAKMA !

HANSE NUR BÜYÜKDAĞ

Pek çok profesyonel sporcu, sportif hayatına nokta koyduğunda kilo almaya başlar.

Peki yıllarca fit vücutlarıyla başarılı sporculuk kariyerlerine imza atan bu sporcular nasıl kısa sürede formlarını kaybediyorlar?

 

 

 


Sorunun cevabı, alıştıkları beslenme ve spor düzeninin hızlı şekilde değişmesidir. Sporcu beslenmesinin ana besin grubu karbonhidratlardır. Sekiz dakikaya kadar süren dayanıklılık antrenmanlarında enerji kaynağı olarak karbonhidratlar kullanılmaktadır. Daha uzun süreli antrenmanlarda karbonhidratların yanında yağlar da kullanılır. Bir saatin üstündeki antrenmanlarda ise enerji kaynağı olarak yağlar kullanılmaktadır. Bu nedenle sporcularda normal diyetin üstünde bir enerji gereksinimi doğar.

KARBONHİDRAT

Bu gereksinim de ağırlıklı olarak karbonhidrat ve yağlardan karşılanmaktadır. Bu demek oluyor ki, sporcular hayatlarının çoğunda normal bireylerden çok daha fazla oranda karbonhidrat ve yağ tüketiyorlar; bu beslenme düzeni bir süre sonra onların alışkanlıkları olup yeme davranışı haline geliyor. Profesyonel sporcuyken böyle bir beslenme düzeni gayet normaldir çünkü alınan karbonhidrat ve yağlar kaslarda enerji gereksinimi için kullanılmaktadır. Fakat aktif olarak sportif hayatı bittiğinde beslenme düzenini de değiştirmek ve bu karbonhidrat, yağ oranlarını normal seviyelere çekmek gerekmektedir. Yapılan yanlışlardan bir tanesi de karbonhidrat tüketiminin aktif spor yapılan dönemdeki oranlarda tüketilmeye devam edilmesidir. Artık emekli olan sporcular, antrenman ve müsabakaları bırakmalarına rağmen aynı beslenme düzenine devam ettikleri için kilo alımı kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Karbonhidratların fazlasının vücutta yağ hücresi olarak depolandığını biliyor muydunuz ?

Özellikle visseral yağlanma dediğimiz, iç organların (karaciğer, pankreas, böbrek çevresi) yağ dokuyla sarılması en tehlikeli yağlanma tipidir. Enflamasyon ve hiperinsülinemik süreçler nedeniyle kişide insülin direnci, tansiyon, şeker hastalığı, damar sertliği, felç, kalp damar hastalıkları ve kalp krizine kadar götüren süreçlerin ortak başlangıç noktası karın çevresi yağlanmalarıdır.

Profesyonel sporcuların önemli bir bölümünün sporu bıraktıktan sonra, şeker hastası ve karın çevresi yağlanmalarının görüldüğü orta yaşlılar sınıfına girmesinin nedeni, yüksek karbonhidratlı beslenme düzenine devam edip egzersiz ve sporu hayatlarından çıkartmalarıdır; çünkü günlük alınması gerekenden fazla tüketilen karbonhidrat içeren besinler vücutta yağ hücresi olarak depolanmaktadır. Bu yağ hücreleri karın çevresi ve iç organları saran yerlerde konumlanmaktadırlar.

SPORCU

“Çözüm için hayal edip anlamaya çalışalım”

Aklımıza bir terazi getirelim. Terazinin bir kolunda alınan kaloriler yer alırken diğer kolunda harcanan kalorilerinizin olduğunu düşünün; siz hangisine ağırlık verirseniz o taraf kazanacaktır. Aldığınız kaloriler harcadıklarınıza eşit olduğunda dengede kalacaksınız; yani kilonuz sabit kalacaktır. Bu basit bir mantıktır ve sistem genel olarak böyle işlemektedir. Profesyonel sporcuların aktif oldukları yıllarda kendi  terazilerinin iki tarafı da ağırdı bu nedenle dengede ve sağlıklı vücut oranlarındaydılar.

Hem yüksek kalorili (özellikle karbonhidrattan zengin besleniyorlardı) hem de günlük antrenmanlar ve müsabakalarla ciddi düzeyde kalori harcıyorlardı. Profesyonel hayatlarına nokta koyduklarında denge de bozuldu. Artık ileri düzeyde yapılan antrenmanlar yani kalori harcamaları, yeme düzenleri, rutin sağlık kontrolleri, kısacası planlı ve düzenli olmak zorunda oldukları hayatları değişti. Süreç bitti, bu da ister istemez rehavet ve yaşam tarzı değişikliğine yol açtı. Yani terazinin dengesi şaştı… Yeme alışkanlıkları ise bu değişen dengeyle beraber revize edilmediğinden sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Sonuç olarak, eğer daha önceden düzenli aktivite yapan biriyseniz ve orta yaşlara gelip de kilo almaya başladıysanız sorun eski beslenme düzenine devam edip, harcanan enerji miktarını azaltmanızdan kaynaklanmaktadır. Aktivitenizi artırmadığınız ve beslenme düzeninizi değiştirmediğiniz sürece kilo sorununuzu da çözemeyeceğinizi aklınızdan çıkarmayın.

DİYETİSYEN

HANSE NUR BÜYÜKDAĞ

 

Hanse Nur BÜYÜKDAĞ

Recent Posts

Metabolik ve Bariatrik Cerrahi (MBC) Diyetisyenliği Sertifika Programı

Bariatrik Cerrahi Diyetisyenliği Sertifika Programı, 16-19 Ekim 2025 tarihleri arasında düzenleniyor. Beslenme ve diyetetik öğrencileri…

1 hafta ago

Kolorektal Kanser Riski İçin Diyet Genelinde Analizler

542.778 kadın üzerinde yapılan büyük ölçekli prospektif çalışma, alkol ve işlenmiş etin kolorektal kanser riskini…

1 hafta ago

Bitki Temelli Diyetlerde Osteoporoz ve Anemi Riski: Beslenme Eksiklikleri ve Klinik Etkileri Üzerine Sistematik Bir İnceleme

Bitki temelli diyetler sağlık ve çevre için faydalı olsa da, B12, demir ve kalsiyum eksiklikleri…

2 hafta ago

Eritrosit Yağ Asidi Profili, Akdeniz Diyeti ve Çocukluk Çağı Alerjik Astımında Astım Şiddeti: İspanya’da Yapılan Bir Kohort Çalışmasından Ön Bulgular

İspanya’da yapılan bu kohort çalışması, çocukluk çağı astımında Akdeniz diyetine bağlılık ve omega-3 yağ asidi…

3 hafta ago

Düşük FODMAP Diyetinin İrritabl Bağırsak Sendromu Olan Hastalar Üzerindeki Etkisi

Düşük FODMAP diyeti, IBS semptomlarını azaltmada etkili bir beslenme yaklaşımıdır. 10 haftalık bir klinik çalışmada…

4 hafta ago

VI. Uluslararası Spor Beslenmesi Zirvesi

Türkiye'nin ilk Uluslararası Spor Beslenmesi Zirvesi, 27 Eylül 2025’te İzmir Fuar Merkezi’nde düzenleniyor. Spor beslenmesi…

1 ay ago