www.diyetisyenstore.com

GELECEK NESLİ HASTALIKLARDAN KORUMALIYIZ, TABİ GELECEK BİR NESİL VARSA

Dyt-E-Kübra-Zeydanlı
Dyt-E-Kübra-Zeydanlı

Dünya’nın tüm ülkelerinde obezite ve kronik hastalıkların görülme sıklığı artmaktadır. Türkiye bu artışın en bariz gözlendiği ülkelerden biridir. Ülkemizde son 40 yıla baktığımızda obezite 3 kat artmıştır ve bu artış Türkiye’yi Avrupa Kıtası’nın en obez ülkesi yapmıştır.

Türkiye diyabetin en hızlı arttığı ülkedir. 2000 yılında Türkiye’de yaklaşık 3 milyon diyabetli vardı. Dünya Sağlık Örgütü diyabetlilerin 30 yıl sonra yani 2030’da 6,5 milyona ulaşacağını öngörmüştü; ancak 2014 yılında Türkiye’deki diyabetli sayısı 7 milyonu aştı. Açıklamalara göre Türkiye’de her 10 yılda diyabet görülme sıklığı 2 katına çıkmaktadır. 2014 verilerine göre Türkiye’de her 7 kişiden 1’i diyabetli ve her 7 hamileden biri gestasyonel diyabetlidir.


Prediyabet ve insülin direncinin bu verilere dahil olmadığını düşünürsek durumun daha da kötü olduğu söylenebilir.
Ayrıca Türkiye infertilitenin de en hızlı arttığı ülkelerden biridir. 2008 yılında Türkiye’deki çiftlerin %10-20’sinde infertiliteden (kısırlıktan) söz ediliyordu. Aynı yıl TNSA’da çocuk sahibi olmasının mümkün olmadığını belirten 15-49 yaş arası kadınların oranı %3,9’du. Sadece 5 yıl sonra (2013’te) TNSA’da bu kadınların oranı 11,2’ye yükseldi. Hem erkek hem de kadınlarda üreme sorunları oldukça sık görülen Türkiye’de, erkeklerdeki üreme sorunlarının artışı kadınlardan daha fazladır. Erkeklerde sperm sayısı ve hareketliliği hızla düşerken, kadınlardaki en büyük sorun polikistik over sendromudur. Polikistik over sendromu her 7 kadından 1’ini etkilemekte ve gelecekte her 4 kadından 3’ünü etkileyeceği öngörülmektedir.

kısırlık
kısırlık

Türkiye obezitenin, diyabetin, infertilitenin ve PKOS’un en hızlı arttığı ülkelerden biridir ve bunun acilen durdurulması gerekmektedir. Bahsi geçen tüm hastalıkların altında yatan en büyük neden sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve yetersiz fiziksel aktivitedir. Bu hastalıklara sahip olan anne ve babanın sağlıklı bir çocuk dünyaya getirme ihtimali de çok düşüktür. Çünkü anne ve babanın sağlığı/beslenmesi tam 4 kuşağı etkilemektedir. Bu nedenle öncelikle anne ve baba adayının sağlığını önemsemesi ve beslenmesini gözden geçirmesi gerekmektedir.
Çocuk beslenmesine ve sağlığına çok daha fazla önem verilmelidir. Çünkü çocuklar henüz bir hastalık oluşmadan koruyabileceğimiz ilk nesildir. Yapılan çalışmalar, çocukluk çağında yenilen yüksek yağlı ve şekerli yiyeceklerin sadece obeziteyle değil pek çok hastalıkla ilişkili olduğunu hatta infertileye neden olabileceğini gösteriyor. Yani çocuklarımıza aldığınız o abur cuburların torun sahibi olma ihtimalimizi azalttığını gözler önüne seriyor.
Tüm bunların önüne geçebilmek istiyorsak, önce kendimizden ve çocuğumuzdan başlayarak sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmaya çalışmalı ve fiziksel aktivitemizi artırmalıyız. Bunu yaparken de mutlaka bir uzmandan (diyetisyenden) destek almalıyız.

Diyetisyen E. Kübra ZEYDANLI

Sosyal Medyada Diyetisyenin Yeri ve Online Diyet Sistemi

mail-grubu