www.diyetisyenstore.com

ÖZET:

Meme kanseri kadınlarda son zamanlarda artış gösteren kanser türlerinden biridir. Bu kanser türünden korunmada alınması gereken en önemli tedbir ise sağlıklı beslenmedir. Sağlıklı bir beslenmenin temelinde her besin grubundan yeterli ve dengeli bir tüketim vardır. Günlük et tüketiminin fazla olması aynı zamanda fazla alınan kolesterol ve doymuş yağ demektir. Özellikle de çocukluk döneminde fazla tüketilen et ile birlikte alınan hayvansal yağlar ileriki yaşlarda ortaya çıkabilecek meme kanseri riskiyle ilişkilidir. Bu riskleri ortadan kaldırmanın yolu ise sınırlı et tüketimidir. Bunun dışında ete uygulanan her türlü işlem basamağı meme kanseri riski ile doğrudan veya dolaylı olarak ilişkilidir. Sağlıklı yöntemler ile pişirilmemiş etler de kanser riskini arttırır. Bu etlerde oluşan mutajen ve karsinojen komponentlerendokrin metabolizmasını bozarak; östrojen, prolaktin ve progesteron hormonlarının salgılanmasını arttırırlar. Üstelik bu hormonlar ile meme kanseri arasında güçlü bir ilişki vardır.Ayrıca işlenmiş et grubunda da uygulanan işlemler sırasında oluşmuş olan  mutajen bileşikler (N-nitröz) mevcuttur. Bu bileşikler DNA’da hasara neden olarak kanserojen üretimine neden olurlar. Bu derleme çalışmada, güncel literatür taramaları doğrultusunda kadınlarda kırmızı et tüketim miktarının, hayvansal kaynaklı ürünler ile fazla alınan heme demirin, et tüketim kompozisyonunun ve kırmızı etlerin pişirilmesinde kullanılan yöntemler sonucunda oluşan kimyasalların insan metabolizmasının üzerindeki etkileri ve meme kanserinden korunmada yeterli ve dengeli beslenmenin gereği üzerinde durulmuştur.

ANAHTAR KELİMELER: Meme Kanseri, Kanserojen Madde,  Heterosiklik Aminler, Progesteron Hormonu, Östrojen Hormonu

GİRİŞ:

Kadınlarda görülme oranı en yüksek olan kanser türü hiç şüphesiz ki meme kanseridir. Bu konuda birçok araştırma mevcuttur. 2010 Konsensus Raporunda, kadınlarda görülen kanser türlerinin %33’ünden ve kansere bağlı kadın ölümlerinin %20’sinden meme kanseri sorumlu tutulmuştur.1 2005-2013 Türkiye Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu tarafından ulusal meme kanseri veri tabanına kayıtlı hastalar arasında yapılan araştırmaya göre Türkiye’de kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinin başında meme kanseri gelmektedir. Aynı araştırma verilerine görememe kanserinin risk grupları arasında başta 45-49 yaş aralığındaki kadınlargelmekte olduğu ve bu yaş grubunun içinde yer alanher 100 kadından 16’sının meme kanseri olduğugösterilmiştir.2Sadece 2012’de yapılan bir araştırmaya göre adı geçen yıl içerisinde tüm dünya genelinde 1.7 milyon kadına meme kanseri tanısı konulmuştur.3Bu rakamlar günümüzde meme kanserinin kadınlar arasında çok yaygın ve tehlikeli boyutlara geldiğini göstermektedir.

TABLO-1 Kadınlarda En Sık Görülen İlk 10 Kanserin Yaşa Göre Standardize Edilmiş Hızlarının Dağılımları 4

Tablo-1’de görüldüğü gibi 100.000 kadında 40.6 kişi meme kanseridir.

Tablo-2 Meme Kanserinin Yaşa Özel Dağılımı 5

Tablo-2’deki grafiğe göre kadınlar arasında meme kanseri en çok 45-49 yaşlarında görülmektedir.

MEME KANSERİ RİSKİNİ ETKİLEYEN BAZI ETMENLER

Meme kanserinden sağlıklı ve dengeli bir beslenme ile korunmak mümkündür. Sağlıklı ve dengeli beslenme kavramını açmak gerekirse, sağlıklı ve dengeli beslenme; bireyin yaşı, cinsiyeti ve içinde bulunduğu fizyolojik duruma göre gereksinimi olan bütün besin öğelerini yeter miktarda sağlayabilmesidir.6 Bu tanımda yer alan ‘yeter miktarda’ sınırlaması çok önemlidir.

Aslında hepimizin vücudunda kanser hücreleri mevcuttur. Kanser, bu hücrelerin olağandan farklı davranmaya ve bağışıklık sistemimizi baskılamayabaşladığında ortaya çıkan bir hastalıktır.7Bağışıklık sistemimizi dinç tutmak için sağlıklı ve dengeli beslenmemiz çok önemlidir. Çünkü farklı davranan bu hücreler (prekanseröz hücreler) ancak güçlü bir bağışıklık sistemi sayesinde bulunup yok edilir. Eğer, prekanseröz hücreler yok edilemez ise oluşan kitlenin bir sonraki adımı kendi savunma gücünü oluşturmak ve besin için kan sağlamak olacaktır. Birtakım maddeler ve şartlar kanserin bu aşamaya geçmesine yardım edebilmektedir. Bunlar; östrojen ve progesteron gibi hormonların yüksek düzeylerde seyretmesi durumu, uzun süreli yanlış ve eksik beslenme, alkol ve sigara kullanımı, sedanter yaşam, aşırı kilo,yanlış pişirme yöntemleri sonucu oluşan kanserojen kimyasal komponentler ve aşırı et tüketimi gibi faktörlerdir.

KIRMIZI ET

Meme kanseri ve diyet arasında diğer hastalıklarda olduğu gibi kuşkusuz güçlü bir etkileşim vardır bu konuda belki de en çok tartışılan konu kırmızı et tüketimi ve meme kanseri arasındaki ilişkidir. Son yıllara kadar yapılan araştırmalar meme kanseri ve kırmızı et tüketimi arasında bir ilişkinin olabileceğini ortaya koymaktaydı fakat; bu hipotez istatiksel olarak kanıtlanamıyordu.8 Bunun nedeni ise,  kırmızı et tüketim miktarının, özellikle  progesteron ve östrojen pozitif meme kanseri türünün üzerinde etkili olmasıdır.9 Progesteron ve östrojen pozitif meme kanseri, hormonal tedaviye cevap veren bir kanser türü iken progesteron ve östrojen negatif meme kanseri hormonal tedavilere cevap vermeyen bir meme kanseri türüdür.10 Bu nedenledir ki yanlış beslenmenin bir sonucu olarak çeşitli nedenlerle oluşan  hormonal dengesizlikler, progesteron ve östrojen pozitif meme kanseri için büyük bir risk faktörüyken; progesteron ve östrojen negatif meme kanseri için bu ilişki henüz kurulamamış veya o kadar güçlü değildir.9Kırmızı et (kuzu eti, sığır eti, dana eti, domuz eti ve etli yemeklerin tümü) ile kadınlarda görülen meme kanseri arasındaki ilişki; kırmızı et tüketim miktarı ve buna bağlı olarak fazla alınan hem demir miktarı11, kullanılan kötü pişirme yöntemleri 12, hayvanlar üzerinde kullanılan büyümeyi stimüle eden ekzojen hormonlar10bunların hormon metabolizması üzerindeki olası kötü etkileri ve etin işlenmişliği gibi maddeler etrafında topluca değerlendirilmelidir.6

KIRMIZI ETİN DOĞRU MİKTARDA TÜKETİMİ

Kadınlarda meme dokusu gelişim süreci, puberte döneminde başlar ve ilk hamilelik sonrasındaki laktasyon dönemine kadar devam eder. Meme dokusunun farklılaştığı bu zaman aralığında, kadınların beslenmesi ile ileriki yaşlarda görülen meme kanseri ve kilo durumu arasında güçlü bir ilişki söz konusudur.13 “Hemşirelerin sağlık çalışması-II” araştırmasına göre ergenlik döneminde aşırı et tüketen kadınlarda ilerleyen yaşlarda daha fazla kilo artışı kaydedilmiştir. Yine aynı uzun dönem çalışması kapsamında elde edilen verilere göre lise çağındaki katılımcılar arasında,günlük 1,5 porsiyondan daha fazla kırmızı et tüketen grup ile haftada 3 porsiyon kırmızı et tüketen grup kıyaslandığında, günlük 1,5 porsiyondan daha fazla kırmızı et tüketen grubunprogesteron ve östrojen pozitif meme kanserine yakalanma riskini %30- 40 oranında  arttırdığı gözlemlenmiştir.14

Kadınlarda kırmızı et tüketimi değerlendirmesi yapılırken meme kanseri riskini arttırannoktalar vardır. Bunlar; doğum kontrol haplarının uzun süreli kullanımı, postmenapozal dönemde uygulanılan östrojen replasman tedavisi, erken dönemde menarş yaşı, geç menapoza girme yaşı, hiç doğum yapılmaması ya da yapılan doğumun 30 yaşından sonra olması gibi faktörlerdir.15Araştırma yapılırken katılımcı kadınların menapoz durumu dikkate alınması gereken bir kriterdir. Bu durum elde edilen sonucun doğruluğunu etkileyici niteliktedir. Menapoz sonrasında kadınlar daha büyük yağ dokusuna sahiptirler bu nedenle yağ dokularından salgılanan östrojen miktarı daha fazladır. Benzer şekilde fazla tüketilen kırmızı et de metabolizmada östrojen salgılanmasını arttırır.16 Bu yüzdenpostmenapozal dönemde kadınların kırmızı et tüketimine dikkat etmesi gerekir fakat; bu dönemde görülen progesteron ve östrojen pozitif meme kanserinden premenapoz döneminde tüketilen kırmızı et miktarı da büyük oranda sorumlu tutulmaktadır.Bu ilişki kendinien çok aşırı kilolu, 45-49 yaşlarındaki post menapozal kadınlarda göstermektedir. Günlük 50 gramın üstündeki her bir gram et tüketimi ( kırmızı et, beyaz et, işlenmiş et ve sakatatlar dahil tüm et ürünleri ) meme kanseri riskini arttırmaktadır.12İngiliz kadınlar arasında yapılan kohort çalışmasına göre 62 gramdan daha az et tüketenlerde (bu gruba hiç et tüketmeyenler dahil değil) 103 gramdan daha fazla et tüketenlere oranla meme kanserinin görülme riski düşük çıktığı gözlemlenmiştir.14 Bununla birlikte hiç et tüketmeyen vejeteryanlarda  62 gramdan daha az et tüketen gruba oranla meme kanseri riskiyüksek bulunmuştur.14 Bu sonuç gösteriyor ki kırmızı etin diyetten tümüyle çıkarılması meme kanseri riskini azaltmamakta; aksine arttırmaktadır. Buna karşılık kırmızı et tüketiminin aşırı olması da meme kanserinin oluşumunu tetikleyici bir etkendir.

TÜKETİLEN ETİN KOMPOZİSYONU

Kırmızı et tüketiminin kompozisyonu da meme kanseri riski açısından dikkat edilmesi gereken oldukça önemli bir konudur.Tüketim kompozisyonunda işlenmiş ve kızartılmış ürünlere daha çok yer veren kadınlarda risk daha da fazla artmaktadır. Bunun dışında haftada 7 adet yumurtadan daha fazla tüketen, özellikle premenapozal dönemde olan kadınlar arasında, meme kanseri riski oldukça fazladır.15Et tüketim kompozisyonu, gün içinde alınan kolesterol miktarını da etkiler. Kırmızı et tüketimiyle alınan fazla kolesterol, steroid hormonlarının sentezini arttırarak meme kanseri riskini arttırır.

3- PİŞİRME YÖNTEMİ

Etin pişirilme yöntemi, meme kanseri riskinin değerlendirilmesinde önem arz eder, kötü yöntemlerle pişirilen kırmızı etin meme kanseri riskini arttırıcı etkisi söz konusudur.14

Proteinden zengin besinler yüksek sıcaklıkta (ızgara, kavurma ve kızartma gibi işlemler) veya uzun süre pişirildiğinde  heterosiklik aminler (HCA), N-nitröz komponentleri ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH) meydana gelir.12 Tüm bunlara ek olarak bu kimyasalların yanında hidroperoksitler, trans yağ asitleri ve aldehitleri de içeren uçucu veya uçucu olmayan zararlı komponentler de oluşur.16 Yukarıda sayılan kimyasallardan olan HCA’lar yüksek sıcaklıkta kreatinin/kreatin, amino asit ve polisakkarit gibi prekürsör maddelerin Maillard reaksiyonu sonucunda oluşan karsinojenik kimyasallardır.17Heterosiklik aminler ister progesteron ve östrojen pozitif ister negatif olsun tüm meme kanseri türleriyle ilişkilidir.18Heterosiklik aminler östrojenik kimyasal maddelerdir ve üyelerinin geneli metabolizmada östrojen hormonu serbestleyici genin ekspresiyonundan sorumludur.19Heterosiklik aminlerin pişirilmiş kırmızı ette bulunan en önemli ve en çok bulunan üyesi heterosiklik- amin -2-amino-3-metilimidazol pridin (PhIP)’dir. PhIP kızartılmış etin mutajenitesinin %20’sinden sorumludur. PhIP birçok pişmiş et ve balık ürünlerinde saptanmıştır bu nedenledir ki insanların çoğu gün içinde bile sıkça kanserojen etkiye sahip bu kimyasallara maruz kalmaktadırlar. PhIP, stokrom P450 sisteminin bir üyesi olan CYP1A2 tarafından aktive edilerek N-hidroksi metabolitlerine ve daha  sonra asetil transferaz ve sülfür transferaz enzimleri ile esterifiye olarak mutasyona neden olan kararsız DNA reaktif ürünlerine dönüşür ve genotoksik forma ulaşan PhIP böylelikle vücuda karsinojenik etkiye neden olur.20 Ayrıca PhIP östrojen salınımını ayarlayan genin trankripsiyonunu, östrojene bağımlı hücrelerin proliferasyonunu, progesteron reseptörünün up-regülasyonunu arttıran güçlü östrojenik etki mekanizmasına da sahiptir. PhIP’nin hormona benzer bu aktivitesi PhIP’yi uzak dokularda bile etkili kılarak onun tüm vücuda yayılmasını sağlar.21 PhIP o kadar reaktif bir kimyasaldır ki çalışmalarda kemirgenlere 10-11mol/L gibi çok düşük dozda verilmesinin sonucunda bile epifiz bezini etkilediği ve prolaktin sentezini ve sekresyonunu arttırdığı gözlemlenmiştir.20 Düşünün ki her gün bu kadar karsinojenik olan kızartılmış et ürünlerini tüketiyorsunuz bu size ileriki yaşlarda meme kanseri olmasa da mutlaka kötü bir sonuçla geri dönüş yapacaktır. PhIP’nin bilinen olumsuz etkilerinden biri de hipofiz bezi hücrelerinin büyümesini sağlayan, memeli hayvanlarda psikolojik etkilere sahip ve meme bezlerini uyaran, laktasyonu ve meme dokusunun gelişmesini sağlayan prolaktin hormonunun salgılanmasını arttırmaktır. Yapılan çalışmalarda aşırı derece salgılanan prolaktin direkt olarak meme dokusu üzerinde karsinojenik etkiye sahip olduğu görülmüştür. (Bu etki hem menapoza girmiş hem de menapoza girmemiş kadınlar için geçerlidir.)PhIP’nin etkileri bu kadarla sınırlı değildir. PhIP transplesantal yolla gebelikte anneden fetüse de geçer.20 Böylelikle daha anne karnında bebekler karsinojenik etkiye maruz kalmaya başlar. Bu da ileriki yaşlarda meme kanserinin görülme riskini oldukça arttırır.

PAH’lar ise yine yüksek sıcaklıkta özellikle ızgara ve kavurma gibi pişirme yöntemlerinde organik maddelerin yanması ile oluşan başka bir karsinojenik kimyasaldır.22Yapılan araştırmalara göre yüksek ateşte yağda kızartılan kırmızı etin fazla tüketimi, orta veya kısık ateşte pişirilen fazla tüketilen kırmızı ete kıyasla kadınlarda görülen meme kanseri riskini 4 kat daha fazla arttırmaktadır.16 Yine Finlandiya’da yapılan bir çalışmaya göre kadınlar arasında meme kanseri riski derin yağda kızartılmış aşırı kırmızı et tüketimi, kırmızı eti yeteri miktarda tüketenlere kıyasla %80 oranında daha fazladır. Bu oran BKİ’si normalden (18.5-24.9 kg/m2) yüksek olan kadınlarda daha da artmaktadır. Uruguay’da premenapozal dönemdeki kadınlar arasında yapılan vaka kontrollü bir başka çalışmaya göre de kızarmış et, ızgara yapılmış etten daha karsinojenik bulunmuştur.23

Derin yağda kızartma yaklaşık 240-270 dereceleri arasında yapılır. Bu sıcaklıkta ortaya çıkan buhar 1,3-butadien, benzen, akrolein ve formaldehit gibi uçucu kimyasalları içerir. Buna ek olarak uçucu olmayan ve böylece yağda kalan hidroperoksitleri ve trans yağ asitleri gibi zararlı komponentlerin oluşumuna da neden olur.16 Yağda kızartma işlemi ile oluşan hidroperoksitler ve aldehitler endojenik reaktiviteli, mutajenik ve karsinojenik kimyasallardır. Bu bileşikleri içeren kızartılmış etleri  tüketen kadınlarda meme kanseri riskiartmaktadır. Shanghai’de yapılan meme kanseri çalışmasına göre kızartılmış eti fazla tüketen kadınlarla hiçbir besini kızartma işlemi ile tüketmeyen ve hidrojene olmayan soya yağı tüketen kadınlar kıyaslandığında kızartılmış et tüketen kadınlarda daha fazla meme kanseri tanısı konulmuştur.24 Soya fasulyesi yağının meme kanserini düşürücü etkisi olduğunu düşündüren şey bu yağın içeriğidir. Soya yağı;E vitamini fitosterollerini, meme hücrelerinin meteastazını ve büyümesini inhibe eden bir grup fitokimyasalları, esansiyel yağ asitleri olan linoleik ve linolenik (linolenik yağ asidini linoleik aside oranla daha fazla içerir) asitlerini içermektedir ve böylece meme kanserini düşürücü etkisi savunulmaktadır.24 Linolenik asit sadece meme kanserinde değil tüm kanser türlerinde koruyucu özellik göstermektedir.26. Linolenik asit tatlı su balıklarına oranla derin okyanus sularında yaşayan balıklarda daha zengindir.16 Tatlı su balıklarında daha çok linoleik asit bulunduğu için meme kanserine karşı pek bir koruyucu özelliğinden bahsedilemez.

AŞIRI ET TÜKETİMİYLE GELEN HEME DEMİR

Kırmızı et, vücudumuzda depolanabilen vebiyoyararlılığı fazla olan,hem demirin ana kaynağıdır.7Hayvansal kaynaklı besinler ile alınan fazla hem demir, vücuttaaşırı östrojen salgılanmasına neden olur.27 Bunun dışında fazla miktarda alınan hem demir,bağışıklık sistemini baskılayarak kanser hücrelerinin proliferasyonuna izin verir vetümör hücreleri için besin öğesi olur ve bunun dışında vücuda fazla miktarda alınanhemdemir, hemokromotozise (aşırı miktarlarda demirin vücutta depolanmasına neden olan bir hastalık)neden olan HFEgenini mutasyona uğratarak demir emilimini bozar bunun sonucunda da demir emiliminin artmasına neden olur.11Bu mekanizma sonucu alınan fazla demir nedeni ile meme kanseri riski artmaktadır.Yapılan çalışmalarda hayvansal kaynaklı ürünlerden alınan fazla hem demirin östrojen ve progesteron pozitif meme kanseri riskini %50 oranına kadar arttırdığı saptanmıştır.11

ETİN İŞLENMİŞLİĞİ

Meme kanseri riskini arttıran bir başka faktör ise etin işlenmişliğidir. Etin işlenmesi tanımına üretiminde kullanılan ısıl işlem, fermentasyon, tütsüleme, tuzlama, kürleme, emülsifiye etme ve kurutma gibi işlemler girer.28Bu yöntemlerle elde edilen salam, sucuk, jambon, sosis gibi işlenmiş etlerde bulunan N- nitröz DNA’ya zarar verir ve yüksek sıcaklıklarda kanserojen üretimine neden olur. Yapılan araştırmalar neticesinde dünyada en fazla işlenmiş ürünü tüketen ülke Almanya olduğu saptanmıştır.15Bugün baktığımızda Almanya da dahil tüm Avrupa ülkelerinde ve dünyada kadınlarda görülen meme kanseri prevalansı gün geçtikçe artmaktadır.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Meme kanseri günümüzde kadınlarda çok sık görülen bir kanser türüdür. Bu yüzden başta çocuğu olmayan, hiç emzirmeyen, aşırı kilolu olan, erken menarş yaşına sahip ya da geç menapoza giren, uzun süreli doğum kontrol hapları kullanan kadınlar daha fazla risk altında oldukları için meme kanserine yakalanmadan bazı önlemler almaları gerekir. Yeterli ve dengeli beslenme sağlık durumunun korunmasında çok önemlidir. Bu nedenle tüm besinlerden aşırıya kaçmadan uygun miktarlarda alınması gereklidir. Özellikle meme kanseri ile ilişkilendirilen kırmızı et tüketimine dikkat edilmesi gerekir. Haftada ortalama 50 g kırmızı et tüketimi oldukça güvenli bir alımdır. Bunun yanında etin ne şekilde pişirildiği de oldukça dikkat edilmesi gereken bir husustur. Tüketilecek olan etler yüksek sıcaklıkta kötü pişirme yöntemleri (kızartma, kavurma, ızgara vb.) ile değil orta veya kısık ateşte pişirilmesi önerilmektedir. Et tüketim kompozisyonunda, işlenmiş ve belirtildiği üzere yüksek sıcaklıkta kötü pişirme yöntemleri ile pişirilen, heterosiklik bileşikler başta olmak üzere vücuda alındığında hormon metabolizmasını bozacak olan karsinojenleri içeren et ürünlerine yer verilmemesi gerektiği bildirilmektedir.

KAYNAKÇA

 1.S. Koçak , L. Çelik , S. Özbaş , S. Dizbay Sak , A. Tükün , B. Yalçın “ Meme Kanserinde Risk Faktörleri, Riskin Değerlendirilmesi ve Prevansiyon: İstanbul 2010 Konsensus Raporu”, “The Journal of Breast Health” 2011, Cilt: 7,  Sayı: 2.

2.http://www.tmhdf.org.tr.

3.http://www.wcrf.org/ “World Cancer Research Fond International” , “Breast Cancer Statistic”.

4.“Türkiye Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu”, “Meme Kanseri Eğitim Modülü” syf.20.

5.Boztaş G. ve Gültekin M.“Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı” , “Türkiye Kanser İstatistikleri” Ocak, 2014.

6.BAYSAL Ayşe, “Beslenme” 14.baskı, Ankara: Hatipoğlu, 2012 s.18.

HOLFORD P, EFİONG L, “Kansersiz Yaşamın Sırrı”, İstanbul: Hyperion, Şubat 2013, s.25.

8.Missmer S, Smith-Warner S, Spiegelman D, Yaun S, Adami HO, Beeson WL, van den Brandt PA ve ark.“ Meat and dairy food consumption and breast cancer: a pooled analysis of cohort studies” Int J Epidemiol. 2002 Şubat;31(1):78-85.

9.Cho E, Chen WY, Hunter DJ, Stampfer MJ, Colditz GA, Hankinson SE, Willett WC. “ Red Meat Intake and Risk of Breast Cancer Among Premenopausal Women”2006 Kasım 13;166(20):2253-9.

10.Gibson G, “Son Sözü Genom Söyler” 1.baskı, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları”, 2014 s.40.

11.Rebecca E. Graff, Eunyoung Cho, Sara Lindström, Peter Kraft, Walter C. Willett,ve A. ve ark. “Premenopausal Plasma Ferrıtın Levels, Hfe Polymorphısms, And Rısk Of Breast Cancer In The Nurses’ Health Study Iı” Cancer Epidemiol Biomarkers Prev. 2014 Mart;23(3):516-24. doi: 10.1158/1055-9965.EPI-13-0907.

12.Di Maso M, Talamini R, Bosetti C, Montella M, Zucchetto A, Libra M, ve ark. “Red meat and cancer risk in a network of case–control studies focusing on cooking practices” Ann Oncol. 2013 Aralık;24(12):3107-12. doi: 10.1093/annonc/mdt392.

13.Linos E, Willett WC, Cho E, Colditz G, Frazier LA “ Red Meat Consumption during Adolescence among Premenopausal Women and Risk of Breast Cancer” Cancer Epidemiol Biomarkers Prev. 2008 Ağustos;17(8):2146-51. doi: 10.1158/1055-9965.EPI-08-0037.

14.E F Taylor, V J Burley, D C Greenwood ve J E Cade “Meat consumption and risk of breast cancer in the UK Women’s Cohort Study” British Journal of Cancer (2007) 96, 1139–1146. doi:10.1038/sj.bjc.6603689 www.bjcancer.com, 3 Nisan 2007.

15.Pala V1, Krogh V, Berrino F, Sieri S, Grioni S, Tjønneland A, Olsen A, Jakobsen MU ve ark. , “Meat, eggs, dairy products, and risk of breast cancer in the European Prospective Investigation into Cancer and Nutrition (EPIC) cohort” Am J Clin Nutr. 2009 Eylül ;90(3):602-12. doi: 10.3945/ajcn.2008.27173.

16.Dai Q1, Shu XO, Jin F, Gao YT, Ruan ZX, Zheng W.  “Consumption of Animal Foods, Cooking Methods, and Risk of Breast Cancer” Cancer Epidemiol Biomarkers Prev. 2002 Kasım;11(9):801-8.

17.Carthew P, DiNovi M, Setzer RW.Application of the Margin of Exposure” (MOE) approach to substances in food that are genotoxic and carcinogenic: example: CAS No: 105650-23-5 PhIP (2-amino-1-methyl-6-phenylimidazo[4,5-b]pyridine). Food Chem Toxicol. 2010 Şubat;48 Suppl 1:S98-105. doi: 10.1016/j.fct.2009.10.035.

18.Cross AJ1, Harnly JM, Ferrucci LM, Risch A, Mayne ST, Sinha R “Developing a heme iron database for meats according to meat type, cooking method and doneness level.” Food Nutr Sci. 2012 Temmuz 1;3(7):905-913.

19.Genkinger JM1, Makambi KH, Palmer JR, Rosenberg L, Adams-Campbell LL. “Consumption of dairy and meat in relation to breast cancer risk in the Black Women’s Health Study. Cancer Causes Control.” 2013 Nisan;24(4):675-84. doi: 10.1007/s10552-013-0146-8.

20.Papaioannou MD, Koufaris C, Gooderham NJ. “The cooked meat-derived mammary carcinogen 2-amino-1-methyl-6-phenylimidazo[4,5-b]pyridine (PhIP) elicits estrogenic-like microRNA responses in breast cancer cells”. Toxicol Lett. 2014 Ağustos 17;229(1):9-16. doi: 10.1016/j.toxlet.2014.05.021.

21.Snyderwine EG, Yoon HS, Knight-Jones LP, Tran M, Schut HA, Yu M.Mutagenesis and DNA adduct formation in the mouse mammary gland exposed to 2-hydroxyamino-1-methyl-6-phenylimidazo-[4,5-b]pyridine in whole organ culture.” Mutagenesis. 2003 Şubat;18(1):7-12.

22.Korsh J, Shen A, Aliano K, Davenport T.“ Polycyclic Aromatic Hydrocarbons and Breast Cancer: A Review of the Literature.” Breast Care (Basel). 2015 Ocak;10(5):316-8. doi: 10.1159/000436956.

23.Ronco AL, De Stefani E, Deneo-Pellegrini H. “Risk factors for premenopausal breast cancer: a case-control study in Uruguay.” Asian Pac J Cancer Prev. 2012;13(6):2879-86.

24.Xiao Ou Shu, Fan Jin, Qi Dai, Wanqing Wen, John D. Potter, Lawrence H.ve ark.“Soyfood Intake during Adolescence and Subsequent Risk of Breast Cancer among Chinese Women.

25.Fabian C, Kimler B, Hursting S.“Omega-3 fatty acids for breast cancer prevention and survivorship.”Breast Cancer Res. 2015 Mayıs 4;17:62. doi: 10.1186/s13058-015-0571-6.

26.Ping-Ping Bao, Xiao-Ou Shu, Ying Zheng, Hui Cai, Zhi-Xian Ruan,Kai Gu ve ark.“Fruit, Vegetable, and Animal Food Intake and Breast Cancer Risk by Hormone Receptor Status”

Nutr Cancer. PMC 2013 Ağustos 31.doi:  10.1080/01635581.2012.707277.

27.”Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı” , “Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği” Resmi Gazete Sayı:28488, yayım:5/12/2012, Tebliğ No:2012/74.

 

Yazan: Sena Derya KESİK

mail-grubu